Boyner Grup CEO’su Cem Boyner, "Kredi kartı sınırlaması yerine nakit alışverişi kaldıralım" diyerek ilginç bir çıkışta bulundu.
İş insanı Cem Boyner, kredi kartına kısıtlama getirilmesi tartışmalarıyla ilgili, “Nakit dışıyla mücadelenin en etkili yolu alışverişte nakdi ortadan kaldırmaktır” önerisiyle gündeme oturdu.
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, Bloomberg HT’deki röportajında kredi kartlarıyla yapılan lüks tüketimin sınırlandırılması gerektiğini söylemişti. Aran, 20 bin TL altına limit gelmemesi gerektiğini belirtmişti.
Aran’ın sözlerine yanıt veren Boyner, Linkedin’deki paylaşımında açık bir çağrıda bulunarak nakit dışıyla mücadelenin en etkili yolunun alışverişte nakdi ortadan kaldırmak olduğunu savundu.
Boyner şunları söyledi: “Ben daha da artırıyorum, kredi kartı kullanımına getirilecek kısıtlamaları son derece yanlış bulmanın ötesinde, en doğru karar ‘Nakdi ortadan kaldırmaktır’ diyorum.
30 yılı aşkın zamandır perakendeciyim. Rahmetli Nuri Güven amcadan (YKM kurucusu) öğrendik ki müşterinin takside ihtiyacı var. Bu ihtiyacı biz icat etmedik. On yıllar boyunca mağazalarda senetli satış yaparak müşterilerimizin derdine derman olduk. Advantage ile, biz sadece senet enstrümanını plastik karta taşıdık, bizden sonra da bankalar kredi kartına taşıdı.
Müşterinin gösterdiği yere gitmezsen, onun sorunlarını çözmezsen, ne banka kalır ne de perakende. Bugün de hala kart yerine senet ile müşterisine taksit yapan sayısız çok başarılı perakendeciler var.”
Cem Boyner’in LinkedIn hesabında yayımladığı yazının tamamı şöyle:
“Herkese merhaba,
Bazı gündemler ıskalamaya gelmez, yerinde ve zamanında düşünceni paylaşmak kritik önem taşır. Taşın altına elimi koymaktan da hiçbir zaman geri durmam bilirsiniz, bu kez de iş başa düştü.Bazen söylediklerinden pişman olmak ilerde söylemediklerinden pişman olmanın yanında çok hafif kalır.
Konu, kredi kartı kullanımına getirilmesi planlanan kısıtlamalar….
Dün İş Bankası Genel Müdürü Sayın Hakan Aran’ın BloombergHT’ye verdiği çok isabetli bir röportaja rastladım ve taksitli kartın dünyada ilk uygulayıcısı olarak benim konuyla ilgili bir yorum yapmam uygun olur diye düşündüm.
Sayın Aran röportajında, kredi kartlarında asgari ücret limiti 20 bin liraya kadar olanların tedbir tartışmalarının dışında bırakılması gerektiğine işaret ediyor.
Ben daha da artırıyorum, kredi kartı kullanımına getirilecek kısıtlamaları son derece yanlış bulmanın ötesinde, en doğru karar “Nakiti ortadan kaldırmaktır” diyorum.
30 yılı aşkın zamandır perakendeciyim. Rahmetli Nuri Güven amcadan (YKM kurucusu) öğrendik ki müşterinin takside ihtiyacı var. Bu ihtiyacı biz icat etmedik. On yıllar boyunca mağazalarda senetli satış yaparak müşterilerimizin derdine derman olduk. Advantage ile, biz sadece senet enstrümanını plastik karta taşıdık, bizden sonra da bankalar kredi kartına taşıdı.
Müşterinin gösterdiği yere gitmezsen, onun sorunlarını çözmezsen, ne banka kalır ne de perakende. Bugün de hala kart yerine senet ile müşterisine taksit yapan sayısız çok başarılı perakendeciler var.
Çok açıkça ifade etmek isterim ki, kredi kart kullanımına kısıtlama getirmek, esas meseleyi gözden kaçırmak demektir. Tüm alışverişler kredi kartı üzerinden yapılsa, ne vergi kaçağı kalır ne de bankacılık sistemi dışında bir hayat. Ne yolsuzluk ne de rüşvet… Bu sistemin dışında kalan 20 milyon insan bankacılık sistemi ile tanışırsa, kayıt dışı da minimuma iner.
Ekonomi politikaları ya cesur ve kararlı olabilir ya da günü kurtarmak kabilinden olabilir.
Kamu harcamalarını kısmak doğru karardır, kalıcıdır, ancak vatandaşın harcamalarını kısmak geçici bir uygulamadır. Şayet bu kısıtlama gelirse de uzun süremez, çünkü hiçbir yönetim yurttaşının arzusu hilafına onun hayatını zorlaştıracak, hayat kalitesini bozacak, canını sıkacak kararları uzunca süre uygulayamaz, hemen geri döner.
Önerim açık; limitlerle taksitleri kısarak vatandaşın hayatını zorlaştırmak yerine, ödemelerde nakit yerine kredi kartının kullanılmasına odaklanmak! Bu, vergi gelirlerini artırmanın da en çabuk ve pratik yollarından biridir.
Bu önerimin perakendeciye, bankalara, vatandaşa ve devlete, yani bu dört oyuncuya da yarar sağlayacak en doğru çözüm olduğunu düşünüyorum.
Her konuda olduğu gibi bu konuda da sektör temsilcilerinin ve kurumların görüşlerini açıklaması, sonradan yaşanması muhtemel pişmanlıkların önüne geçecektir. Bu da açık çağrım olsun.
Şimdilik hoşçakalın.”