Gücün, amacını aşan ve ölçüsüz şekilde uygulanması.
Orantısız güç (İngilizce: excessive force; Almanca: unverhältnismäßige Gewalt; Fransızca: usage disproportionné de la force), bir otoritenin, özellikle de devletin kolluk kuvvetlerinin, gerekli olandan çok daha fazla kuvvet kullanması anlamına gelir. Temelinde adalet, ölçülülük ve insan hakları ilkelerinin ihlali vardır. Bir gösteriyi dağıtmak için öldürücü silahların devreye sokulması ya da küçük bir suça orantısız cezalar verilmesi bu kavrama örnektir.
Kavram, özellikle modern hukuk sistemlerinde “orantılılık ilkesi”ne aykırı durumları tanımlamak için geliştirilmiştir. İnsan hakları belgelerinde, devletlerin vatandaşlarına karşı uyguladığı kuvvetin ölçülü olması gerektiği açıkça belirtilir.
Türkiye’de 2013 Gezi Parkı protestoları sırasında “orantısız güç” ifadesi gündelik dile yerleşmiş, toplumsal hafızada kalıcı bir yer edinmiştir. Dünya çapında ise 1960’lardan itibaren ABD’deki sivil haklar hareketi sırasında polis şiddetiyle ilgili tartışmalarda sıkça kullanılmıştır.
► Orantısız güç ile meşru müdafaa arasındaki fark nedir?
Meşru müdafaa, kişinin kendini korumak için gerekli ölçüde kuvvet kullanmasıdır. Orantısız güç ise saldırıyı aşan, gereksiz şiddet içeren eylemleri kapsar.
► Hangi durumlarda devletin orantısız güç kullandığı söylenebilir?
Barışçıl gösterilere aşırı sert müdahaleler, küçük çaplı suçlara büyük cezalar, gözaltında işkence ya da gereksiz ateşli silah kullanımı bu tanıma girer.
► Uluslararası hukukta orantısız güç nasıl ele alınır?
Birleşmiş Milletler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında “ölçülülük ilkesi” temel kriterdir. Bu ilkeye aykırı davranışlar, devletin sorumluluğu doğurur.
► Orantısız güç kavramı yalnızca devlet için mi geçerlidir?
Hayır. Bireyler arası ilişkilerde, iş hayatında ya da spor müsabakalarında da orantısız güçten söz edilebilir. Bir kavgada silah kullanmak ya da rakibe aşırı sert davranmak bu kapsama girer.
► Neden bu kavram toplumsal hafızada güçlü bir yere sahiptir?
Çünkü adalet duygusunu doğrudan yaralar. İnsanlar güç dengesizliğine karşı hassastır; devletin veya otoritenin gücü ölçüsüz kullanması, yalnızca mağduru değil, tüm toplumu etkiler.
Sinemada: V for Vendetta (2005) ve Les Misérables (2019), devletin gücü nasıl aşırı kullandığını çarpıcı biçimde işler.
Edebiyatta: George Orwell’in 1984 romanında, iktidarın sınırsız ve ölçüsüz güç uygulaması distopik bir anlatıya dönüşür.
Sanatta: Banksy’nin eserlerinde, polis şiddeti ve orantısız müdahaleler ironik ve sert imgelerle ele alınır.
Orantısız güç, yalnızca hukuki bir ihlal değil, aynı zamanda toplumsal barışı zedeleyen bir durumdur. Ölçülülük ilkesinin ihlali, devletin meşruiyetini tartışmalı hâle getirir. Bu nedenle kavram, yalnızca sokaklarda değil, düşünsel tartışmalarda da önemli bir yere sahiptir.