İstanbullu moda tasarımcısı Dilara Fındıkoğlu, Londra Barbican Art Gallery’de açılan “Dirty Looks” sergisinde koleksiyonuyla yer alıyor.
Moda, kimi zaman podyumdan çok bir manifesto alanına dönüşür. Londra’daki Barbican Art Gallery, tam da bu fikri merkezine alan Dirty Looks sergisiyle günümüz modasının asi, başkaldıran ve “kusurlu güzellik” anlayışını mercek altına alıyor.
Barbican’ın duyurusuna göre, 2025 yazında açılan sergi, podyum estetiğinin ötesine geçerek modayı toplumsal, politik ve kültürel ifade biçimi olarak okuyor. Aralarında Dilara Fındıkoğlu’nun da bulunduğu tasarımcılar, koleksiyonlarını yalnızca giyim değil, kimlik, direniş ve hikâye anlatımı aracı olarak sergiliyor.
Fındıkoğlu’nun çalışmaları, cesur siluetler, teatral detaylar ve tarihsel referanslarla modern bir başkaldırıyı harmanlıyor. Sergi, katılımcıların kendi giyim deneyimleri ve moda algıları üzerine düşünmelerini teşvik eden interaktif bölümler de içeriyor.
Dirty Looks, yalnızca tasarımcıların değil, modayı bir sanat formu olarak yeniden tanımlamak isteyen herkesin ilgi odağı hâline gelmiş durumda.
1990 doğumlu Dilara Fındıkoğlu, Londra’da yaşayan ve çalışan bir moda tasarımcısıdır. Central Saint Martins mezunu olan Fındıkoğlu, sıra dışı defileleri, gotik ve punk estetiğini harmanlayan tasarımlarıyla tanınır. Rihanna, Madonna ve Bella Hadid gibi isimler sahnede onun imzalı parçalarını giymiştir.
Barbican Art Gallery’deki Dirty Looks sergisi, dünya moda sahnesinin farklı köşelerinden gelen, sınırları zorlayan tasarımcıları bir araya getiriyor. Aralarında Dilara Fındıkoğlu’nun yanı sıra;
Vivienne Westwood – Punk ve yeni dalga estetiğinin efsanevi öncüsü, politik mesajları haute couture ile harmanlayan İngiliz tasarımcı.
Charles Jeffrey Loverboy – Renkli, teatral ve queer moda anlayışıyla öne çıkan İskoç tasarımcı.
Harris Reed – Toplumsal cinsiyet akışkanlığını yüksek moda diliyle ifade eden genç yıldız.
Martine Rose – Londra sokak kültüründen beslenen, spor giyimi avangart bir biçimde dönüştüren tasarımcı.
Bu isimler, modayı sadece giyim değil; toplumsal ifade, kültürel eleştiri ve kişisel manifestoların sahnesi olarak kurguluyor.
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
