Bir dizeyle başlar, yüzlerle büyür: Renga, Japon şairlerinin yüzyıllar boyu süren kolektif şiir oyunu.
Renga (Japonca: 連歌, İng: linked verse, Alm: Kettengedicht, Fr: vers enchaîné), “zincirlenmiş şiir” anlamına gelir. Japon edebiyatında, birden fazla şairin ortaklaşa yazdığı, dizelerin birbirine eklenerek yeni anlamlar ürettiği bir şiir türüdür. Renga, genellikle 5–7–5 ve 7–7 hecelik dizelerin (tanka benzeri) sırayla eklenmesiyle ilerler.
Renga’nın özü, bireysel deha değil kolektif uyumdur. Her şair, kendisinden önce gelen dizeye cevap verirken, bir sonraki dizeye ipucu bırakır. Bu zincirleme yazım, hem şiirsel bir diyalog hem de estetik bir oyun niteliği taşır.
Renga, Heian Dönemi’nden (794–1185) itibaren Japon saray kültüründe gelişmiştir. Başlangıçta bir tanka’yı iki şairin bölüşmesiyle ortaya çıkmıştır: biri 5–7–5’lik ilk bölümü (hokku), diğeri 7–7’lik ikinci bölümü yazar. Zamanla bu yapı 36, 50, hatta 100 beyte kadar uzayan zincirli şiirlere dönüşmüştür.
Kamakura Dönemi’nde (1185–1333) renga, aristokrat çevrelerden halk kültürüne yayılmış; 14. yüzyılda şair Sōgi gibi ustalar, renga’yı bir edebi form olarak zirveye taşımıştır. 17. yüzyılda Matsuo Bashō, hokku’yu bağımsızlaştırarak haiku’nun doğmasına yol açmıştır. Bugün renga, Japon şiir geleneğinin bir simgesi ve kolektif yaratıcılığın nadir örneklerinden biri olarak varlığını sürdürür.
► Renga ile haiku arasında nasıl bir ilişki vardır?
Haiku, renga’nın ilk dizesi olan hokku’dan doğmuştur. Bashō ve çağdaşları, hokku’yu bağımsız bir şiir türü olarak yazmaya başlayınca, bu form haiku adını aldı. Yani renga olmasaydı, haiku’nun bugünkü biçimi ortaya çıkmayacaktı.
► Renga’yı kolektif yapan şey nedir?
Bir renga oturumunda genellikle 2 ila 4 şair bir araya gelir. Her biri sırayla birer beyt ekler. Bazen yüzlerce beyte uzanan bu zincirde, önceki dizelere doğrudan cevap vermek yerine, metaforik bir “bağlantı” kurulur. Bu yüzden renga, hem bireysel hem ortak bir hafızanın ürünüdür.
► Renga yalnızca aristokratlara mı özgüydü?
Başlangıçta evet. Heian sarayında bir tür eğlence ve zeka oyunu olarak başlamıştı. Fakat zamanla samuraylar, tüccarlar, hatta köylüler bile bu formu benimsemiş; çay seremonileri gibi renga toplantıları düzenlenmiştir.
► Renga yazmak için kurallar var mı?
Evet, geleneksel renga’da mevsimsel kelimeler (kigo), doğa imgeleri, aşk temaları belirli bir sıraya göre kullanılmalıdır. 36 beyitlik kasen renga gibi standart dizilimler vardır. Ancak modern renga, bu kuralları esnetmiş ve serbest kolektif şiir oyununa dönüşmüştür.
► Bugün renga hâlâ yazılıyor mu?
Evet. Hem Japonya’da hem Batı’da edebiyat atölyelerinde renga oturumları düzenleniyor. İnternet çağında bile, çevrimiçi renga zincirleri oluşturuluyor. Bu durum, renga’nın kolektif ruhunun hâlâ güçlü olduğunu gösteriyor.
Renga, Japon estetiğinin inceliklerini taşıdığı için anime ve mangalarda da sıkça referans edilir. Örneğin Chihayafuru serisinde karuta kart oyunuyla birlikte geleneksel şiir formuna atıflar vardır. Haiku dernekleri ve edebiyat festivalleri, renga’ya saygı duruşunda bulunur.
Batılı şairler de renga’yı deneysel yazım biçimi olarak benimsemiştir. Ezra Pound ve Gary Snyder gibi isimler, Japon şiirinden ilham alarak kolektif yazım denemeleri yapmıştır. Renga’nın “zincirleme” mantığı, modern çağda çevrimiçi ortak şiir projelerine ilham vermiştir.
Renga, şiiri yalnızlıktan çıkarıp ortak bir ses hâline getirir. Tek bir şairin değil, bir topluluğun hafızasında yankılanır. Doğa, aşk, mevsimler, ayrılık gibi temalar, farklı şairlerin duyarlıklarıyla çoğalır. Günümüzde bireysel “ben” anlatılarının yoğunluğunda, renga bize kolektif yaratının estetiğini hatırlatır: Bir dizeyle başlar, bir dünyaya dönüşür.