Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’nin açılışında konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Genel Başkan Özgür Özel’in de katılımıyla saat 18.30’da “Herkes için, her yerde, önce adalet, önce hürriyet” sloganıyla “Cumhurbaşkanı Aday Ofisi” açıldı.
CHP’nin 12 Eylül’den önce genel merkez olarak kullandığı binanın sembolik önemi açısından ofis olarak seçildi. CHP lideri Özgür Özel, konuşmasına şu cümlelerle başladı: “Bir darbenin izlerini taşıyan, darbecilerin elimizden aldığı, kapattığı, Devlet Güvenlik Mahkemesi yaptığı, DGM olarak çok sayıda yoldaşımızın sorgulandığı bu binayı yıllar sonra büyük mücadelelerle aldık. Bir darbeye yenilmeyen, ezilmeyen ve oradan dimdik çıkan bu bina şimdi bir başka darbeye, 19 Mart darbesine yenilmeyenlerin, gerilemeyenlerin, o darbeye teslim olmayanların, direnenlerin mücadelesinin simge mekanı olacaktır. Buraya sahip çıkmaya hoş geldiniz, şeref verdiniz” dedi.
Özel, cumhurbaşkanlığı adaylığının sadece bir kişinin iktidar yolculuğu olmadığını belirterek, “Bir partinin iktidar hevesi değildir. Bir partinin kadrolarının kendilerine makam, mevki arayışı değildir. Aday ofisimiz 86 milyonun geleceğini hep birlikte kurmanın, bunun umudunu taşımanın, bunun hayalinde ortaklaşmanın simgesel mekanıdır. İcra heyetimizin koordinasyonunda, partimizin tüm organlarının desteğiyle, emeğiyle, katkısıyla, sivil topluma açık olarak, diğer siyasi partilere açık olarak, her geçen gün kapsayıcılığı artacak, her geçen gün daha renkli, her geçen gün çok daha farklı kesimleri temsil eden ve ülkenin kalıcı sayılan ama çözülebilecek sorunlarına en somut önerileri oluşturacak, bunun üzerinden tüm ülkeye, 81 ile buradan dalga dalga umudu yayacak. Evet, şartlar kötü ama nasıl çözeceksiniz sorusunun yanıtını üretecek, somutlaştıracak, sloganlaştıracak ve Anadolu’ya taşıyacak bir büyük mücadele merkezini hep birlikte açıyoruz” ifadesini kullandı.
Ülkenin 7 yıldır bitmeyen krizlerle boğuştuğuna işaret eden Özel, konuşmasına şöyle devam etti: “Hal böyleyken büyük bir ekonomik çöküş içinde olduğumuzu, yedi yıldır bitmeyen bir krizle boğuştuğumuzu hepimiz biliyoruz. Artık birileri tıka basa karnını doyururken, Türkiye’de doymayan karınlar, ağlayan çocuklar var. Artık birileri sürekli kemer sıkarken, birilerinin bırakın kemeri gevşetmeyi, yedi sülalesine 700 yıl yetecek servetine rağmen doymayan gözleri, bitmeyen hırsları var. Atatürk’ten emanet, anayasada yazan eşit yurttaşlığı, sınıfsal bir ayrım yaratarak lekeleyenlerin, lekeletenlerin yönetimde olduğu bir dönemdeyiz. Türkiye’de zengin-fakir, güçlü-güçsüz, birileri tarafından kayrılan ya da şeytanlaştırılan toplum kademeleri, sınıfları oluştu. Maalesef bazı çocuklar hayata kapatamayacakları kadar büyük bir farkla geriden başlıyorlar. Eğitimde böyle, sağlıkta böyle, maalesef beslenmede bile böyle.”
Özel, önce kurtuluşu, sonra kuruluşu gerçekleştirip bir hayali gerçekleştiren kadroların devam olduklanı belirterek, “Kendimize, şahsımıza, eşimize, dostumuza, mevkinin, makamın peşinde değil, bu ülkedeki mağdurların ve mazlumların yüzünü güldürmenin peşindeyiz. 100 yıl önce başardık. 100 yıl sonra yine başaracağız. Bu düzeni biz yıkacağız. Yerine adil bir düzeni, yerine güçlü bir düzeni biz kuracağız.
Buradan, Türkiye’nin dört bir yanından yaptığımız çağrıyı, bugün aday ofisimizin önünden Sayın Erdoğan’a Ankara’dan tekrarlıyorum. Ofisimiz var, her ne kadar içeri attınsa da adayımız var, cesaretimiz var, gençliğimiz var. Cesaretin varsa çık milletin karşısına, 2 Kasım’da seni sandığa davet ediyorum.” şeklinde konuştu.