Erdoğan’ın yeni hamlesi ‘büyük sağ koalisyon’: Amaç CHP’yi, DEM Parti’yi, TİP’i dışlamak…

Siyasetteki yandaşlık-karşıtlık eksenindeki siyasi kutuplaşmanın yerini 'iktidarın yeni bir hamlesi'ne bıraktığını söyleyen araştırmacı Bekir Ağırdır, "İktidar, Erdoğan öncülüğünde büyük sağ koalisyonu hedeflemiş durumda. Amaç tüm sağ, milliyetçi, muhafazakar partileri bir araya getirmek, CHP’yi, TİP’i ve DEM’i yalnız bırakmak" yorumu yaptı.

  • ü
  • 12 Şubat 2024
  • ü
  • Gündem

31 Mart’taki yerel seçimlere iki aydan az bir süre kala siyasette de dikkat çekici değişimler, dönüşümler ve işbirlikleri ortaya çıkıyor. Kamuoyu araştırmacısı Bekir Ağırdır’a göre Cumhur İttifakı’nın iki büyük ortağı AKP ve MHP’nin ülkeyi yıllardır sıkıştırdığı ‘yandaşlık-karşıtlık ekseni de dağılarak CHP’nin, DEM Parti’nin ve TİP’in dışlandığı bir ‘sağcılık’ ekseni inşa ediliyor. Ağırdır, “İktidar bunu başarmaya bugün daha yakın görünüyor” dedi.

Gazete Oksijen’deki yazısında Bekir Ağırdır, “Yerel seçimlere doğru giderken siyasi aktörler çoğalıyor gibi görünse de paradoksal biçimde siyasi aktörler arasında yeni bir hizalanma seziliyor” dedi.

İktidarın yeni bir hamlesiyle karşı karşıya olduğumuzu kaydeden Ağırdır, şöyle devam etti:

“Son on yıldır aktörlerin de seçmenin de pozisyonlarını kimlikleri kadar iktidar yandaşlığı-karşıtlığı eksenindeki siyasi kutuplaşma belirlemişti. İktidar yanlısı blokun öncüleri Ak Parti ve MHP’nin oluşturduğu ittifak genel seçimler öncesinde genişleyerek Hüdapar, DSP, BBP’yi de arasına aldı. İktidar karşıtı pozisyondaki partiler arasında ise genel seçimlerde üç ayrı (Millet, Emek ve Özgürlük, Ata) ittifak oluşmuştu. Genel seçimlerin kaybının ardından daha yedi ay geçmişken üç ittifak da dağılmış durumda.

Şimdi iktidarın yeni bir hamlesiyle karşı karşıyayız. İktidar Erdoğan öncülüğünde büyük sağ koalisyonu ya da konsolidasyonu hedeflemiş durumda. Yine iki eksen üzerindeki dört köşe metaforuna dönersek, amaç merkezde gibi görünseler de Türkler ve muhafazakarlar kümelerindeki tüm sağ, milliyetçi, muhafazakar partileri bir araya getirmek, modernlerin ve Kürtlerin bir kesiminin partileri olarak CHP’yi, TİP’i ve DEM’i yalnız bırakmak.”

MUHALEFETE KARŞI ‘VATAN CEPHESİ’

“İktidar bunu başarmaya bugün daha yakın görünüyor” diyen Ağırdır, Adnan menderes liderliğindeki Demokrat Parti’nin güçlenen muhalefete karşı oluşturduğu “Vatan Cephesi”ne dikkat çekti. Ağırdır, “Bugünkü muhalefete yönelik söylemle benzerlik dikkatinizi çekmiştir. Vatan Cephesi’ne katılanlar her gün radyodan ilan edilmeye başlandı. İktidar ve muhalefet partileri arasındaki cepheleşme topluma da yansıdı. O yıllarda nüfusun yüzde 75’inin yaşadığı köylerde DP ve CHP’lilerin gittikleri kahveler, camiler ayrışmaya başladı. Bu ayrışma birçok başka unsurun, niyetin de gerekçelerinden birisi oldu ve 27 Mayıs darbesine gelindi” diye yazdı.

Ağırdır analizini şöyle sürdürdü:

‘ÖFKELİ SİYASİ NUTUKLAR DOĞRUDAN TEHDİDE DÖNÜŞTÜ’

“Yetmiş yılda yaşadıklarımızdan ders almamış siyaset şimdi yeniden bir başka cepheleşmeyi güçlendirmeye çalışıyor. Artık siyasi söylemlerin içinde hakaret sıradanlaştı. Öfkeli siyasi nutuklar doğrudan tehdide dönüştü. Geçen hafta iktidar koalisyonunun bir sözcüsü muhalefetteki bir milletvekiline ‘Türkiye sen ve senin zihniyetinden tamamen arındığı gün feraha erecek’ diyordu. Zihniyetle siyasi mücadele işin esası ama ‘sen’ vurgusu yetmişli yılları yaşamış birisi olarak beni irkiltti açıkçası.

İktidarı oluşturan zihni koalisyon kendi dünya okuması, ülkeyi anlamlandırması ve siyasi çıkarı açısından yeni sağ koalisyonu gerekli görüyor. Daha önemlisi de mümkün görüyor. Muhalefetteki dağınıklık, amaçsızlık ve özellikle de CHP’deki savrulma ve çözülmenin sonucu bugün muhalefette gibi görünen CHP, TİP ve DEM dışındaki tüm partilerin kurumsal akıllarının ve örgütsel yapılarının iktidara doğru yönelmesini mümkün kılıyor.”

‘SEÇİM YENİLGİSİNİN TRAVMASI DAĞILMA VE SAVRULMA ÜRETTİ’

Devletin bekasından ve güvenlik kaygısından yola çıkan, devletin geleneksel “makbul vatandaş” politikalarını dirilterek sahiplenen iktidarın bu bakışında muhalefetin sağ-muhafazakar-milliyetçi aktörleriyle daha kolay ittifak oluşturabilmesinin mümkün göründüğünü kaydeden Ağırdır, “Bir yandan o aktörlerin genel seçimler öncesinde CHP ile oluşturdukları ittifak demokrasi hareketine dönüşemedi. Bu vahim hata yalnızca onların tercihleri nedeniyle değil CHP ve Kılıçdaroğlu’nun eksik ve hatalı liderliğiyle yaşandı. Seçim yenilgisinin travması ve birbirlerine öfke muhalefette müthiş bir savrulma ve dağılma üretmiş durumda” değerlendirmesinde bulundu.

Ağırdır, yazısını şöyle noktaladı:

‘ERDOĞAN İÇİN MESELE, RIZA ÜZERİNDEN AKTÖRLERİ HİZALAMAK’

“Muhalefetindeki sağ-muhafazakar-milliyetçi partilerin örgütsel kadroları da ağırlıklı olarak sağ siyasetçilerden oluşuyor. Beklenen, hayal edilen yeni yüzler o partilerden uzaklaşmış durumda. Örgütsel dokuları da kurumsal akılları iktidara doğru çekiyor.

Erdoğan ise oyun kurucu tek aktör olarak kalmış olmanın rahatlığı içinde büyük sağ koalisyona toplumsal rızayı inşa etmekle meşgul. Eğer bunu örgütsel seviyede başarabilirse referanduma gerek olmadan arzuladığı anayasa değişikliğini Meclis’te gerçekleştirebilir de. Böylece iktidardaki ittifakı çeşitlendirerek, çoğaltarak genişletmiş olacak, diğer yandan da tek bir ortağa bağımlı olmaktan kurtulacak.

Erdoğan için mesele bu yeni genişlemiş sağ koalisyona toplumu razı etmek, bu rıza üzerinden aktörleri hizalamak. Bunun için toplumda bir fırsat alanı görüyor. Seçim sonuçları üzerinden bakılınca toplumun siyasi tercihleri bakımından böyle bir şans olduğunun soldaki tablodan anlaşıldığının da altını çizelim. Öte yandan toplumsal dinamikler açısından ne olabileceğini analize gelecek hafta devam edelim.”

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com