Patrick Bateman’dan Andrew Tate’e uzanan “erkeklik” kurgusu: Soğuk, yalnız ve kuralsız bir güç tahayyülü… Peki bu gerçekten bir üstünlük mü, yoksa yeni tür bir yabancılaşma mı?
“Sigma male”, geleneksel alfa-beta erkek sınıflandırmasına alternatif olarak sunulan, toplumsal hiyerarşiden bağımsız hareket eden, yalnız kurt modeliyle özdeşleştirilen erkeklik profilidir. Alfa kadar baskın ama onun aksine göz önünde olmayı reddeden, sessiz, stratejik ve kendi kurallarına göre yaşayan bu figür, özellikle dijital erkeklik söylemlerinde “üstün erkek” olarak yüceltilir. Kadınlara, ilişkilere ve toplumsal normlara mesafeli durur; kendine yatırım yapan, bireyselliği kutsayan, çoğu zaman toksik erkekliğin daha rafine bir biçimini yansıtır.
Bret Easton Ellis’in romanından Mary Harron’un yönettiği 2000 yapımı American Psycho, görünürde kusursuz olan ama içten içe çürümüş bir erkek figürü sunar: Patrick Bateman. Yuppie kültürünün, aşırı bireyciliğin, tüketim takıntısının ve performans odaklı erkekliğin bir alegorisidir. Bateman, alfa özellikler taşır gibi görünse de, gerçekte duygusal kopukluğu, yalnızlığı ve sadistçe üstünlük arayışıyla bir “sigma male” karikatürüdür. Kadınlara, dostluklara, ahlaka ve şefkate karşı körleşmiş bir dünyada kendi iç boşluğuna âşıktır.
Sigma erkek mitolojisinin kökeninde işte bu soğuk, ulaşılmaz ve hesapçı Bateman gibi karakterler yatar.
Sigma male kavramı ilk ne zaman ortaya çıktı?
Terim, 2010’larda internetteki “manosphere” topluluklarında türedi. Alfa-beta ayrımına meydan okuyan yeni bir erkeklik biçimi arayışından doğdu.
Bu figür neden genç erkekler arasında popülerleşti?
Modern toplumda erkeklerin belirsizleşen rolleri, yalnızlık ve başarı baskısıyla birleşince; bireysel, duygusuz ve güçlü görünen bu karakter bir çıkış noktası gibi sunuldu.
Patrick Bateman neden bir sigma olarak yorumlanıyor?
Çünkü o, toplumun içinde ama ona ait olmayan, göz önünde ama bağ kuramayan bir figür. Hiyerarşinin dışında olmayı seçen bir yalnız adam.
Sigma male olmak gerçekten bir üstünlük mü?
Bu tartışmalı. Bazıları bunun bir özgürleşme biçimi olduğunu savunsa da; psikolojik olarak duygusal kopukluk, narsisizm ve antisosyal eğilimleri yücelttiği eleştirileri mevcut.
Sigma figürü kadın düşmanlığıyla bağlantılı mı?
Birçok yorumda evet. Bu figür, kadınları “dikkat dağıtan unsurlar” olarak gören, ilişkilerden arınmış bir erkeksi ideal sunar. Bu da kadın düşmanlığını besleyen bir zemin oluşturabilir.
Drive filmindeki isimsiz karakter (Ryan Gosling), sigma figürünün sinematik örneklerinden biri.
John Wick serisi, kayıtsız ama ölümcül adam profiliyle yine bu mitin modern versiyonu.
Sosyal medyada Andrew Tate gibi figürler, sigma söylemini agresif erkeklik iddialarıyla harmanlayarak yaygınlaştırdı.
Reddit ve TikTok gibi platformlarda “sigma grindset” etiketiyle yüceltilen içerikler, genellikle kişisel gelişim ile nihilizm arasında salınan mesajlar içerir.
Sigma male akımı, çağdaş erkekliğin krizine verilen bir yanıt olarak okunabilir. Ancak bu yanıt, erkekliği yeniden üretirken toplumsal empati, kolektif sorumluluk ve duygusal olgunluk gibi nitelikleri görmezden gelir. Patrick Bateman’dan John Wick’e uzanan çizgide, aslında yalnızlığın, anlamsızlığın ve travmanın maskelenmiş hâlleriyle karşı karşıyayız. Sigma olmak belki güçlü görünmektir ama güçlü olmakla aynı şey değildir.
► POPÜLER KÜLTÜR
► TOPLUMSAL NORMLAR
► GÖZETİM TOPLUMU
► YABANCILAŞMA
► MAKYAVELİZM