AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in, “Cumhurbaşkanımız Cumartesi sabahı tarihi bir konuşma yapacak. Bütün vatandaşlarımızı o açıklamayı dinlemeye davet ediyorum” sözlerinin ardından kulisler hareketlenmiş, Erdoğan’ın, sürece ilişkin önemli mesajlar vereceği beklentisi oluşmuştu.
Yeni bir döneme girildiğini kaydeden Erdğan, “AK Parti, MHP, DEM Parti biz en azından üçlü olarak bu yola beraber yürümeye kararı verdik. Derdimiz var. Derdimiz olduğuna göre, el ele verdiğimize göre bu engelleri aşacağız. Artık yumrukları sıkmaya gerek yok. Kucaklaşacağız, konuşacağız. Birbirimize karşı adım atarak yürüyeceğiz.” diyerek şunları söyledi:
Acıları aşmak kolay olmayacak. Kayıplarımız şüphesiz gelmeyecek ama gençlerimiz hayatlarının baharında aramızdan bir daha ayrılmayacak. Annelerimiz gözyaşı dökmeyecek.
Hiç kimseyi üzmeden, kırmadan sürecin hassasiyetine uygun şekilde süratle nihayete ermesi için kolaylaştırıcı olacağız. Silah teslimini kurulan mekanizma vasıtasıyla titizlikle takip edeceğiz.”
Şehit anaları, şehit babaları ellerinizden öpüyorum. Hiç kimse şehitlerimizin aziz hatırasına el uzatamaz, onların mirasına leke süremez. Müsterih olun şehitlerimizin gayesi menzilini bulmuş olacak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP Kızılcahamam kampının açılışında yaptığı konuşmadan öne çıkanlar şöyle:
“Dava ve yol arkadaşım, aynı zamanda danışmanım, Yiğit Bulut kardeşimizi Hakk’a uğurladık. Bugün malûm inşallah Karacaahmet’e defnedilecek. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ndeki ikindi namazıyla Hakk’a uğurlayacağız. Biz, bu toplantımız nedeniyle merasime katılamıyoruz. Ama teşkilatımız orada. Onlar bu merasime katılacaklar. Ağır bir rahatsızlık geçirdi. O rahatsızlık sebebiyle kendisini hastanede ziyaret ettiğimde gerçekten çok çok ağır bir durumdaydı. Ama biz hep şunu söylüyoruz; kaderin üstünde bir kader var. Ve temkinli olduğunu, teslimiyet içerisinde olduğunu gördüm. Rabbim taksiratını hasenata tebdil eylesin, mekânı cennet olsun inşallah. Beraberce birer Fatiha okuyalım, görevimizi yerine getirmiş olalım.
Malûmunuz, 6 gün önce 12 vatan evladını, 12 kahramanı şehit verdik. Milletçe yüreğimiz dağlandı. Konuşmanın hemen başında bir kez daha Pençe-Kilit bölgesindeki arama faaliyetleri sırasında metan gazına maruz kalarak şehit olan Mehmetçiklerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize sabır diliyorum. Onlar şehitlik makamı ile şereflendiler. Ebedi dirilik müjdesine inşallah nail oldular. Hepsinden Allah razı olsun. Mekânları cennet olsun.
Bundan 47 yıl önce, 14 Ağustos 1984’te Siirt’in Eruh ve Hakkari’nin Şemdinli ilçelerinde bölücü terör örgütü ilk eylemini yaptı. Bu terör saldırısında 2 askerimizi şehit verdik. 9 sivil vatandaşımız da yaralandı. Bu tarihten itibaren bölücü örgütü, güvenlik güçlerimize ve sivillere yönelik saldırılar düzenledi. 10 bine yakın güvenlik görevlimizi terörle mücadelede şehit verdik. 50 bine yakın vatandaşımız yine terör olaylarında hayatını kaybetti.
Öncelikle şehitlerimize, hayatını kaybede vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Onları unutmadık, unutmayacağız. Vatanımız inşallah ebediyen var olacak, ay yıldızlı bayrağımız inşallah ebediyen semalarımızda özgürce dalgalanacak. Vatan toprağını kanıyla sulayan, ay yıldızlı bayrağımızı al kanlarıyla boyayan şehitlerimiz her zaman başımızın tacı olacak.
1984’teki ilk eyleminden sonra ne yazık ki terör, Türkiye’de her geçen gün tırmandı. O günden sonra nice hükûmetler geldi. Her biri terörün kökünü kazıyacağını söyledi. Ama terör, ne topraklarımızda ne de üs edindiği başka ülke topraklarında bitirilemedi. Bunda elbette devletin bazı yanlış uygulamalarının da payı vardı. Beyaz Toros’lar bunlardan biriydi. Faili meçhuller bunlardan biriydi. Diyarbakır Cezaevi bunlardan biriydi.
Yakılan köyler, bir gecede göçe zorlanan insanlar, evladıyla cezaevinde Türtçe konuşamayan analar, işte bu yanlış uygulamalardan biriydi. Hukuk ve meşruiyet dışı mücadele yöntemleri terörü bitirmek yerine tam tersine körükledi, büyüttü; terör örgütüne istismar edebileceği elverişli bir zemin sundu. Hataların bedelini hep beraber ödedik. Sadece güvenlik güçlerimizi şehit vermekle kalmadık. Sadece siviller hayatını kaybetmedi. Türkiye, bu terör saldırılarıyla istikrarsız hale geldi. Ekonomide 2 trilyon doları bulan bir faturayla karşılaştık. Her şeyden önemlisi, terör örgütü ülkemizin huzuruna, birliğine, dirliğine, bütünlüğüne, kardeşliğine çok ağır hasarlar verdi.
3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra göreve geldiğimizde terör meselesini çok boyutlu ele aldık. Bir yandan terörle mücadele ederken, bir yandan da teröre bahane oluşturan bataklığı kurutmanın mücadelesini verdik. Terör gütünün, Kürk kardeşlerimizi tuzağa düşürmesini, devletten ve milletten uzaklaştırmasını önlemek için tedbirler aldık. Birlikte yaşamanın, kardeşliğin hukukunu yerine getirmek için tarihi nitelikte adımlar attık. İçeride demokrasi ve insan hakları konusunda sessiz devrim niteliğinde reformlar yaparken, dışarıda çok yoğun bir diplomasi trafiği yürüttük.
Bütün bunlarla birlikte savunma sanayimizi geliştirdik. Dışa bağımlı kalmadan terörle mücadele silahlarımızı ürettik. Sınır ötesi operasyonlarla sınırlarımızı tam kontrol altına aldık. 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından FETÖ’yü başta silahlı kuvvetlerimiz ve emniyetimiz olmak üzere tüm kurumlarımızdan temizledik. Böylece terörle mücadeledeki ihaneti ortadan kaldırdık.
Son yıllarda terör örgütünün eyle kabiliyetini hemen tamamen kırdık. Terör eylemlerinin resmi ya da sivillere zarar vermesinin önüne geçtik. Irak sahasındaki harekâtlarımız ve Suriye’de gerçekleşen 8 Aralık devrimi, terörle mücadelede elimizi daha da güçlendirdi. İttifak ortağımız sayın Devlet Bahçeli’nin de tarihi çağrısıyla, terörsüz Türkiye projemizi gerçekleştirmek için bir dizi adım attık. Güvenlik birimlerimiz tam bir koordinasyon içinde çalıştı. Ülkemizin önünde açılan bu fırsat penceresini değerlendirmek için çok hassas, çok temkinli bir süreç yönettik.
Bilindiği gibi terör örgütü, İmralı’nın da çağrısıyla kongresini topladı ve kendisini feshettiğini açıkladı. Dün de örgüt, aldığı kararı hayata geçirdiğini, özellikle de bir merasim yaparak silahlarını bıraktı. Dün itibarıyla, 47 yıllık terör belası inşallah sona erme sürecine girmiştir. Türkiye, uzun, acılı, sancılı, göz yaşlarıyla dolu bir sayfayı dün itibarıyla kapatmaya başlamıştır. Bugün, unutmayalım, yeni bir gündür. Bugün tarihte yeni bir sayfa açılmıştır. Bugün büyük Türkiye’nin, güçlü Türkiye’nin, Türkiye yüzyılının kapıları ardına kadar aralanmıştır.
Bir kere burada şu hususun altını çizmek durumundayım: 1984’teki ilk eylem sonrasında Türkiye Cumhuriyeti Devleti, terörü bitirmek için her yola ve yönteme başvurmuştur. Dünyadaki örneklerine bakılarak, terörü bitirmek için silahlı mücadelenin ötesinde formüller denenmiştir. Ancak hiçbirinde başarı sağlanamamıştır.
Son dönemde takip ettiğimiz terörsüz Türkiye projesi, açık söylüyorum, bir müzakerenin, bir pazarlığın, bir al-ver sürecinin neticesi değildir. Onun için başından beri çok dikkatliydik, bugün daha da dikkatliyiz. Kanı durduracak, annelerin gözyaşını dindirecek, acıları hafifletecek, kardeşliği güçlendirecek her türlü girişimi yakından takip ediyoruz. Ancak, herkes şundan emin olsun; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin onurunu, gururunu çiğnetmeyiz. Türkiye’nin başını asla öne eğdirtmeyiz. Terörsüz Türkiye projemizi de işte bu anlayışla izliyoruz.
En başta bütün Türkiye’nin şunu bilmesini isterim; ittifak ortağımız MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli ve kadrosunun, milliyetçiliğini, vatanseverliğini, Türkiye aşkını sorgulamak, takdir edersiniz ki hiç kimsenin haddi değildir. Aynı şekilde şahsımın ve işte burada olanlar ve olmayanlarla birlikte ak kadronun milliyetçiliğini, vatanseverliğini ve Türkiye aşkını da hiç kimse sorgulayamaz. Bu, kimsenin haddi de hakkı da değildir.
Biz, sayın Bahçeli ve kadrosu ile beraber terörsüz Türkiye için canımızı, kanımızı, bütün tecrübemizi, bütün hayatımızı ortaya koyduk. Biz, Türkiye’nin hayrına olmayan hiçbir işin içinde olmadık, olmayız. Bugün de anlayışımız, politikamız, istikametimiz, çabamız, sadece ve sadece Türkiye’nin hayrınadır. Türkiye’nin hayrına olan her girişimde bizi en önde göreceksiniz.
Türkiye’nin hayrına olmayan her girişimde de bizi o girişimin tam karşısında, yine en önde görürsünüz. Biz, ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz. Hiç kimse korkmasın, tedirgin olmasın, endişeye kapılmasın. Kimsenin zihninde soru işareti oluşmasın. Ne yapıyorsak Türkiye için yapıyoruz, ne yapıyorsak milletimiz için, istiklalimiz, istikbalimiz için yapıyoruz.
Terör, daha en başından itibaren, karşıtlarıyla da bir sektör, bir ekosistem oluşturdu. Terör eylemlerinden terör tarafındakiler nemalandığı kadar, terör karşıtı gibi görünenler de nemalandı. Milleti istismar ettiler, istikrarsızlığı körüklediler. Terör saldırılarından kendi kirli emellerine rant devşirmeye yeltendiler. İşte onlar, bugünlerde kendilerini belli ediyorlar. Terörün bitiyor olması en çok onları rahatsız ediyor. Çünkü rant kapıları kapanıyor. Çünkü çıkarları zedeleniyor.
Çünkü tezgâhları bozuluyor. Çünkü ellerindeki oyuncağı kaybediyorlar. Ortalığı bulandırmak, zihinleri karartmak için yoğun bir gayret içindeler. Milletim işte bunları görsün. Milletim bunları gördükçe çok daha güçleneceğimizi unutmasınlar.
Milliyetçiyiz, vatanseveriz diyorlar. Terör bitiyor, sevinsenize. Ama sevinemiyorlar. Niyet okuyarak, hayaller kurarak, komplo teorileri üreterek, korku yayarak, açıkça yalan söyleyerek milletin sevincini gölgelemeye, yeşeren umutları kırmaya çalışıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar; terör bitecek, göreceksiniz. Hepsi işsiz kalacak. Bugün terör biterken, terör istismarı da bitmektedir.
Milletimin bu sahte kahramanları görmesi de bugün artık en büyük arzumuzdur. Kimsenin zihninde soru işareti olmasın. Hükûmet olarak, AK Parti kadroları olarak, son 23 yıldaki mücadelemiz, içerideki ve dışarıdaki baskılarımız, gayretlerimiz neticelenme yoluna girmiştir. Türkiye kazanmıştır. Milletim kazanmıştır.
Türk, Kürt, Arap; 86 milyon, her bir vatandaşımız kazanmıştır. Tekrar altını çiziyorum; birliğimize, bütünlüğümüze, vatanımıza, devletimize, milletimize, huzurumuza, devletimizin onur ve gururuna kasteden, kastedecek hiçbir girişimin içinde olmayız, içinde bulunmayız, böyle girişimlere asla ve asla müsaade etmeyiz.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Türkiye Cumhuriyeti Devleti dimdik ayaktadır. Ve hatta Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bugün düne göre çok daha kudretli, azametli, gururlu, onurlu ve en önemlisi istikbali için düne göre çok daha umutludur.