Çöp değil, kaynak… Her son, yeni bir başlangıca dönüşebilir.
Döngüsel ekonomi (circular economy), geleneksel “al–üret–tüket–at” modelinin aksine, kaynakların maksimum verimlilikle kullanıldığı ve atıkların sistem dışına atılmak yerine yeniden değerlendirildiği bir ekonomik modeldir. Bu yaklaşım; ürünlerin, malzemelerin ve kaynakların kullanım süresini uzatmayı, tamiri teşvik etmeyi, geri dönüşümü ve yeniden üretimi odağına alır. Amaç, ekonomik büyüme ile doğal kaynak tüketimi arasındaki bağı kırmaktır.
Kavram ilk kez 1960’larda Kenneth Boulding’in “kapalı sistem ekonomi” fikriyle akademik literatüre girdi. 1970’lerde sürdürülebilir kalkınma tartışmalarıyla birlikte yankı buldu. Ancak gerçek ivmesini 2010’lu yıllarda, Avrupa Komisyonu’nun döngüsel ekonomi stratejileriyle kazandı. Çin, Hollanda ve Almanya gibi ülkeler döngüsel ekonomiyi ulusal politika düzeyine taşıdı. Bugün IKEA’dan Renault’ya, H&M’den Apple’a kadar birçok büyük marka, üretim süreçlerini döngüsel prensiplerle yeniden tasarlıyor.
Döngüsel ekonomi ile geri dönüşüm aynı şey mi?
Hayır. Geri dönüşüm, döngüsel ekonominin yalnızca bir ayağıdır. Döngüsel ekonomi, ürün tasarımından tedarik zincirine, tüketici alışkanlıklarından yeniden kullanım biçimlerine kadar çok daha bütüncül bir sistem değişimini ifade eder.
Neden döngüsel bir modele ihtiyaç duyuyoruz?
Küresel doğal kaynak kullanımı, gezegenin yenilenme kapasitesini aşıyor. Bu hızla gidersek, 2050’de üç gezegen kadar kaynağa ihtiyacımız olacak. Döngüsel ekonomi, hem kaynak verimliliğini artırıyor hem de karbon ayak izini azaltarak çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor.
Hangi sektörlerde uygulanabilir?
Moda, elektronik, otomotiv, inşaat, gıda, ambalaj… Kısacası hemen her sektörde uygulanabilir. Örneğin, gıda atıklarının kompost hâline getirilmesi, akıllı ambalajlar, modada ikinci el döngüleri, elektronik cihazlarda modüler tasarımlar gibi yöntemler bu anlayışla doğrudan ilişkilidir.
Döngüsel ekonomiye geçiş neden zor?
Mevcut ekonomik sistem, “ucuz üret–hızlı tüket” ilkesine dayalı. Alışkanlıklar, altyapı eksikliği, regülasyon yetersizliği ve kısa vadeli kâr odaklılık geçişi zorlaştırıyor. Ancak sürdürülebilir kalkınma hedefleri ve karbon düzenlemeleri sayesinde bu model giderek yaygınlaşıyor.
Tüketiciler ne yapabilir?
Kullan-at kültüründen vazgeçmek, tamir etmeyi tercih etmek, ikinci el ürünleri desteklemek, geri dönüşüm konusunda bilinçlenmek ve döngüsel işletmeleri tercih etmek bireysel katkı sağlar. Her tercih, sistemin yönünü değiştirir.
Belgesel: The Story of Stuff, tüketim toplumunun çıkmazlarını sorgularken döngüsel bir anlayışı teşvik eder.
Platformlar: Too Good To Go, ShareWaste ve Olio gibi uygulamalar, atık gıdayı değerlendirmeye odaklanır.
Sanat: Döngüsel malzemelerle üretilmiş enstalasyonlar, modern sanatta “yeniden değer” temasını işler.
Markalar: Patagonia’nın onar–yeniden kullan–yeniden sat programları, döngüsel ekonominin iş dünyasındaki yansımalarına örnektir.
Döngüsel ekonomi, ekolojik kaygıları ekonomik zekâyla buluşturan bir paradigma değişimidir. İsrafın lüks, atığın kader, yenisinin kaçınılmaz olduğu çağın sonuna geldik. Gelecek, döngüsel düşünenlerin elinde şekillenecek. Yalnızca çevreyi değil, ekonomiyi de sürdürülebilir kılmak için döngüyü tamamlamak gerek: Kullan, değerlendir, dönüştür, yeniden başla.
► SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
► WABİ SABİ
► SIFIR ATIK
► EKOLOJİK AYAK İZİ
► KARBON AYAK İZİ