Nükleer silahlar: İnsan eliyle kıyamet senaryosu

ABD'nin ilk nükleer bombayı patlatmasının üzerinden seksen yıl geçti. Bugün ise İran'ın nükleer programı tartışılıyor. Oysa dünyada 9 ülke, bütün gezegeni yok edebilecek güçte nükleer silaha sahip. Peki, hangi ülkeler nükleer güç ve Türkiye ne durumda?

Fotoğraf: Behrouz MEHRI / AFP

İsrail’in İran’a saldırıları ve bu ülkenin de karşılık vermesiyle başlayan ve yaklaşık 11 gün devam eden savaş, dünyada yürekleri ağızlara getirdi. Karşılıklı saldırılar, ABD’nin devreye girmesiyle şimdilik sona ermiş olsa, iki ülke arasındaki gerilimin her an sıcak çatışmaya dönüşme riski çok yüksek. Nitekim bundan tam bir yıl önce de yine kısa süreli bir savaş yaşanmıştı İran ile İsrail arasında.

İsrail, İran’a yönelik saldırganlığını, bu ülkenin ‘nükleer kapasitesiyle’ gerekçelendiriyor. Ve nükleer tesisleri hedef alıyor. İran’ın uzun yıllardır Uranyum zenginleştirme çalışmaları yaptığı ve nükleer silahlara sahip olmak istediği bir sır değil elbette ama bu ülkede nükleer silah olmadığı da bir gerçek. Oysa İsrail, dünyada nükleer silahlara sahip 9 ülkeden biri ve bunu resmi olarak teyit etmeyen tek ülke.

Birleşmiş Milletler Nükleer Silahları Önleme Anlaşması (NPT) 55 yıl önce yürürlüğe girdi ama bu bazı ülkelerin nükleer silah üretmesine engel olamadı.

Peki, şu anda dünyada nasıl bir nükleer silah tablosu var?

Nükleer silahlara sahip ülkeler ABD, Rusya, İngiltere, Çin, Fransa, Hindistan, Pakistan, İsrail ve Kuzey Kore.

ABD, İkinci Dünya Savaşı sırasında Manhattan Projesi’nin bir parçası olarak silahları gizlice geliştirdikten sonra dünyadaki ilk nükleer güç oldu.

Washington, 1945 yılında bu gücünü kullandı ve Japonya’daki Hiroşima ile Nagazaki şehirlerine atom bombaları attı.

Japonya, Nazi Almanyası ve İtalya’yı da içeren ve ABD’nin dahil olduğu Müttefik kuvvetlerle savaşan Mihver güçlerinden biriydi.

Patlamaların en az 200 bin kişiyi öldürdüğü tahmin ediliyor. Bu, nükleer silahların çatışmada kullanıldığı tek olay olarak tarihi kayıtlara geçti. Atom bombası, İkinci Dünya Savaşı sonrası başlayan soğuk savaş ve iki kutuplu dünyada, NATO’nun rakibi Doğu Blokunun lideri Sovyetler Birliği’ni de, acilen kendi nükleer silahlarını üretmeye yöneltti.

Sovyetler Birliği, İkinci Dünya Savaşı sırasında atom bombası yapma girişimlerine başladı ve 1949’da başarılı bir test gerçekleştirerek ABD’nin nükleer silahlar üzerindeki tekelini sona erdirdi. Bundan sonra, her iki taraf da daha da yıkıcı nükleer silahlar geliştirmeye çalıştı. 40 yıl süren soğuk savaş döneminde iki kutbun yaşadığı gerilimler, dünyayı bir nükleer savaşın eşiğinden döndürdü. Özellikle 1961 Küba krizinde, ABD ile SSCB arasındaki nükleer savaş, Başkan Kennedy ve SSCB lideri Kruşçev’in karşılıklı sağduyusu ile son anda önlendi.

ABD ve SSCB’den sonra, üç ülke daha nükleer güç oldu.

1952’de, İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD ile nükleer silah geliştirme konusunda işbirliği yapan İngiltere, ardından 1960’ta Fransa ve 1964’te Çin.

1960’lara gelindiğinde, beş nükleer güç oluşmuştu: ABD, Sovyetler Birliği, İngiltere, Fransa ve Çin.

Ancak nükleer silahlı devletlerin sayısının önemli ölçüde artabileceğine dair korkular baş gösterdi.

Buna karşılık, Birleşmiş Milletler nükleer silahların daha fazla yayılmasını önlemek, silahsızlanmayı teşvik etmek ve nükleer enerjinin barışçıl kullanımını kolaylaştırmak için tasarlanmış Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’nı (NPT) ortaya koydu.

Anlaşma 1970’te yürürlüğe girdi, ancak tüm ülkeler imzalamadığı gibi nükleer silahlar da yayıldı.

Hindistan 1974’te, Pakistan ise 1998’de nükleer güç oldu. Her iki ülke de anlaşmayı imzalamamıştı.

İsrail de anlaşmayı hiçbir zaman imzalamadı.

İsrail yetkilileri, anlaşmayı imzalamama nedeni olarak bölgesel tehditlere, gerginliklere ve komşularının çoğunun kendisine karşı düşmanlığına işaret ediyor.

İsrail ayrıca nükleer belirsizlik politikasını sürdürüyor; yani nükleer silahların varlığını ne doğruluyor ne de reddediyor.

Kuzey Kore başlangıçta anlaşmayı imzaladı, ancak 2003’te ABD ve Güney Kore’nin ortak askeri tatbikatlarını suçlayarak geri çekildi. 2006’da bir testte nükleer silah denemesi yaptı.

Anlaşmayı imzalamayan diğer BM üyesi ise 2011’de kurulan Güney Sudan.

Son bir yıldır, nükleer güç olma ihtimalinden dolayı ABD ve İsrail tarafından iki kez saldırıya uğrayan İran ise NPT’yi imzalayan ülkeler arasında yer alıyor. Ancak, BM’nin nükleer gözlemcisi UAEA’nın (Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu) on yıl süren bir araştırması, İran’ın 1980’lerin sonundan 2003’e kadar “nükleer patlayıcı cihaz geliştirmeyle ilgili bir takım faaliyetler” yürüttüğüne dair kanıtlar buldu. Bu tarihte “Amad Projesi” olarak bilinen proje kapsamındaki projeler durduruldu.

İran, 2015’te altı dünya gücüyle nükleer faaliyetlerine kısıtlamalar getirmeyi kabul ettiği ve UAEA müfettişlerinin gözetimine izin verdiği bir anlaşma yaptı. Karşılığında uluslararası yaptırımlardan muaf tutuldu.

Ancak ABD Başkanı Donald Trump, 2018’deki ilk döneminde İran’ın nükleer silah geliştirmesini engellemek için çok az şey yaptığını söyleyerek anlaşmadan çekildi ve yaptırımları yeniden yürürlüğe koydu.

İran, özellikle uranyum zenginleştirmeyle ilgili olanlar olmak üzere, UAEA kısıtlamalarını tekrar tekrar ihlal ederek misilleme yaptı.

12 Haziran 2025’te, UAEA’nın 35 ülkeden oluşan yönetim kurulu, İran’ın 20 yıl sonra ilk kez nükleer silahsızlanma yükümlülüklerini ihlal ettiğini ilan etti.

Ertesi gün, İsrail İran’ın nükleer ve askeri hedeflerine saldırı başlattı.

Daha sonra yakın müttefiki ABD de katıldı ve yeraltı Fordo nükleer tesisi de dahil olmak üzere İran’ın üç nükleer tesisini vurdu.

Peki İsrail’deki durum ne?

İsrail nükleer silahlara sahip olduğunu resmi olarak hiçbir zaman doğrulamadı ancak önemli bir cephaneliğe sahip olduğuna dair yaygın bir kanaat var.

Ekim 1986’da İsrailli bir nükleer teknisyen olan Mordechai Vanunu, İngiliz gazetesi Sunday Times’a İsrail’in daha önce düşünülenden çok daha büyük ve gelişmiş bir nükleer silah programına sahip olduğuna dair ayrıntıları iletti.

Bunun için İsrail’de 18 yıl hapis yattı ve 2004’te serbest bırakıldı.

Bir düşünce kuruluşu olan Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü’ne (SIPRI) göre İsrail cephaneliğini modernize ediyor.

2024’te İsrail, “nükleer kabiliyetli balistik füzelerinden Jericho ailesiyle ilişkili olabilecek” bir füze tahrik sistemi testi gerçekleştirdi ve SIPRI’ye göre Dimona’daki plütonyum üretim tesisini geliştiriyor.

İsrail, bölgesel rakiplerinin nükleer kabiliyetler edinmesini engellemek için askeri olarak harekete geçiyor.

İran’a yönelik saldırılarının yanı sıra 1981’de Irak’taki bir nükleer reaktörü ve 2007’de Suriye’de nükleer olduğu düşünülen bir tesisi bombaladı.

Bu arada dünyada gönüllü olarak nükleer silah programlarından vazgeçen ülkeler de var.

Brezilya, İsveç ve İsviçre de nükleer silah geliştirmek için çalışmaya başlamışlardı ancak daha sonra programlarını gönüllü olarak sonlandırdılar.

Güney Afrika ise nükleer silahları başarıyla geliştiren ve daha sonra nükleer programını ortadan kaldıran dünyadaki tek ülke.

Bu karar, Apartheid rejiminin sonu, bölgesel çatışmaların azalması ve değişen küresel siyasi dinamikler dahil olmak üzere birçok faktörün birleşimi sonucu alındı.

1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, üç yeni bağımsız devlet – Ukrayna, Belarus ve Kazakistan – nükleer silahları miras aldı ancak bunları devam ettirmedi.

Ukrayna, 1994 Budapeşte Muhtırası uyarınca ABD, İngiltere ve Rusya’dan güvenlik garantileri karşılığında silahlarından vazgeçmişti.

Peki dünyada kaç nükleer silah var?

Hükümetler nükleer cephaneliklerinin tüm ayrıntılarını nadiren açıklıyor. Bu nedenle her ülkenin tam olarak kaç silaha sahip olduğunu bilmek zor.

Ancak SIPRI’ye göre, nükleer güçler tüm dünyada Ocak 2025 itibarıyla tahmini olarak toplam 12.241 savaş başlığına sahipti ve Rusya ile ABD küresel stokun yaklaşık %90’ını elinde tutuyordu.

Düşünce kuruluşuna göre vadesi geçen savaş başlıklarının yenilenmesi genel olarak yenilerinin konuşlandırılmasından daha hızlı gerçekleşse de bu eğilimin “önümüzdeki yıllarda” tersine dönmesi muhtemel.

Türkiye’nin durumu nedir?

Türkiye, Nükleer Silahların Yaygınlaşmasını Önleme Anlaşması’nı 1980’de imzaladı.

Türkiye ayrıca, her türlü nükleer infilakı yasaklayan Kapsamlı Nükleer Test Yasağı Anlaşması’na da 1999’da imza attı ve halen bu anlaşmaların tarafı.

Bununla birlikte Türkiye NATO şemsiyesi altında Amerika’nın sağlamış olduğu nükleer caydırıcılıktan faydalanıyor.

Bu kapsamda Amerikan taktik nükleer bombalarının da farklı üslerde konuşlandığı düşünülüyor.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER