Putin ve Aliyev (Fotoğraf: Grigory SYSOYEV / POOL / AFP)
2001 yılında, Rusya’nın Ural Dağları bölgesindeki Yekaterinburg şehri yakınlarındaki bir göl kenarı restoranının yakınında bir adam bıçaklanarak öldürüldü. Yerel medya, adamın son nefesinde, katillerinin isimlerini polise fısıldadığını iddia etti. İddiaya göre adamın söylediği isimler, restoranı işleten Azeri Hüseyin ve Ziyaddin Safarov kardeşlerdi. İki kardeş önceden Dağlık Karabağ bölgesinde yaşarken, bölgenin Ermeni güçleri tarafından işgal edilmesinden sonra 1990’ların başında Rusya’ya kaçmıştı. Ancak Rus yetkililerin, restoranı işlettikleri ve asla saklanmadıkları halde, iddia edilen şüphelileri tespit edip tutuklaması 24 yıl sürdü.
Rus polisi tarafından cinayet iddiası ile gözaltına alınan iki şüpheli yaklaşık 10 gün önce karakolda öldü. Rus savcılara göre biri ‘kalp krizi’ geçirirken diğer şüphelinin ölüm nedeni ‘tespit edilemedi’. Rus savcı, şüphelilerin 2021’de 44 kişinin ölümüne yol açan başka cinayetlere ve sahte alkol satışına karıştığı iddia edilen bir ‘suç örgütü’nün parçası olduğunu ileri sürdü. Savcılık, iddia edilen ‘suçluların’ neden bu kadar uzun süre serbest dolaştığına dair sorulara açıklık getirmezken, yakınlarının iddia ettiği gibi zanlıların ‘vahşi’ bir şekilde gözaltına alındığı iddialarına da cevap vermedi.
İki kardeşin ölümü, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’ı Ermeni işgaline son vererek yeniden ele geçirdiği, Rusya’nın bölgedeki en derin müttefiki Erivan’a karşı bariz bir üstünlük kazandığı, Türkiye’nin bölgedeki nüfuzunun arttığı, Rusya’nın eski yaşam alanı olan stratejik Güney Kafkasya bölgesinde büyük değişimlerin yaşandığı ve Moskova’nın Azerbaycan’a ait bir yolcu uçağını ‘yanlışlıkla’ düşürdüğü bir zamanın hemen ardından geldi. Azeri asıllı iki kişinin şüpheli şekilde polis kontrolünde hayatını kaybetmesinden sonra Bakü yönetimi Rusya’nın ‘kabul edilemez şiddetini’ sert bir dille kınadı.
İki ölümün ardından gerginlik Azerbaycan topraklarına sıçradı. Bakü, ülkede gazeteci kimliği altında faaliyet gösterdiğini iddia ettiği ‘iki Rus istihbarat görevlisini’ tutukladı. Kremlin tarafından finanse edilen bir medya kuruluşunu kapattı ve Moskova tarafından desteklenen tüm ‘kültürel etkinliklere’ yasak getirdi.
Rusya bunlara karşı resmi tepkisini Azerbaycan büyükelçisini Rusya Dışişleri Bakanlığına çağırarak, gayrı resmî tepkisini ise Moskova’daki Azeri bir gazeteciyi tutuklayarak gösterdi. Başkent başta olmak üzere önemli şehirlerdeki Azeri kökenli isimler polisin daha önce görülmemiş muamelesiyle karşılaştı.
Azerbaycan yönetimine göre Rus polisi iki kardeşi gözaltına alırken, yaşadıkları evi alt üst etmiş, evde bulunan ve aralarında babalarının da bulunduğu yakınlarını da dövmüştü. Elektrik verilen babadan, Rusya’nın Ukrayna’daki savaşında ‘gönüllü’ olması istediği de iddia edildi.
Azeri medya kuruluşları, hayatını kaybeden iki kardeşin Rus polisi tarafından yapıldığını iddia ettikleri morluk ve yaraların fotoğraflarını yayınladı. Moskova’nın Azeri vatandaşlarına karşı tutumundan sonra Bakü’de yaşayan Rus asıllı bazı kişiler, polis tarafından aşağılayıcı bir şekilde gözaltına alındı. Bakü polisi gözaltına alınan kişilerin, İran’dan uyuşturucu kaçakçılığı, internet üzerinden ticaret ve siber dolandırıcılık yaptığını iddia etti. Bunların görüntüleri de medyaya verildi.
İki ülke arasında gözle görülür bir şekilde yaşanan gerginlik, ülke diplomatlarının açıklamalarına da yansıdı. Kremlin sözcüsü Dmitri Peskov Azerbaycan’ın tepkisin şaşkınlıkla karşıkladıklarını belirtti. Yekaterinburg’daki olayın kolluk kuvvetlerinin çalışmalarıyla ilgili olduğunun altını çizdi. Rus polisinin yasal görevini yapmasına başka bir ülke yetkililerinin böyle bir tepki vermesini anlaşılmaz bulduklarını ifade etti. Ancak bu tür açıklamalar Bakü’nün gerginliğini azaltmak yerine artırdı. Rusya’daki yabancı düşmanlığının, özellikle Azeri kökenlilere karşı önyargılarının çok fazla olduğuna inanan Azeri yönetimi, yaşananların arkasında Moskova’nın hem Ermenistan hem de Azerbaycan üzerindeki etkinliğinin azalması nedeniyle yaşadığı hayal kırıklığının yattığına inanıyor.
Gözlemciler Rusya’daki Azeri diasporasının sayısını en az iki milyon olarak veriyor. Önemli bir kısmı ticaretle uğraşan Azeriler yaşanan gerginlik nedeniyle endişe içinde. Azerbaycan yönetimi, Rusya’nın klasik bir numarasını tekrar ettiğine inanıyor. Kremlin’in iç muhalefet yükseldiğinde ülkedeki azınlıklardan birini ‘günah keçisi’ ilan ederek, dikkati ‘içerideki yabancı düşmanlara’ çektiğini düşünüyor. Daha önce Ukraynalılar, Tacikler ve Özbekler’in yaşadığı benzer saldırıların tekrarlandığına inanıyor. 1990’larda Azeri göçmenler, Rus kent merkezlerinde meyve ticaretini ve minibüs taşımacılığını neredeyse tekeline almıştı. Birçoğu hâlâ sebze ve çiçek satan sayısız dükkân işletiyor. Önemli bir kısmı Rusya vatandaşlığına sahip olsa da, sık sık polis baskısına maruz kaldıklarını iddia ediyorlar.
Azeri analistler Rusya’daki Azeri düşmanlığının arkasında, Bakü ile Ankara arasındaki ittifakının güçlenmesinin yattığına inanıyor. Karabağ’ın ele geçirilmesinden sonra, Moskova’nın bölgedeki müdahaleci ‘barışı koruma’ misyonunun sona ermesi, Rusya’nın bölgedeki askeri varlığını bitme noktasına getirdi. Uzun yıllar boyunca devam eden Azerbaycan-Ermeni ihtilafını hem Azerbaycan’ı hem de Ermenistan’ı siyasi yörüngesinde tutmak için kullanan ve manipüle eden Rusya, bu imkandan mahrum kaldı. Ankara-Bakü ittifakı, Moskova’nın Güney Kafkasya’daki nüfuzunu zedelerken, Bakü yönetimi Rus-Ukrayna savaşında Kiev’e sempati duyduğunu söylemekten çekinmedi.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Rusya’yı geçen Aralık ayında Çeçenistan üzerinde düşürülen bir Azeri yolcu uçağıyla ilgili soruşturmayı engellemekle suçluyor. Uçak, Rus hava savunma kuvvetleri tarafından vurulmuş, 38 sivil hayatını kaybetmişti. Bu yaşananların gölgesinde Aliyev, Rusya’nın 1945’te Nazi Almayasını yenmesindeki rolünü anmak için Moskova’nın simgesel Kızıl Meydanı’nda düzenlenen 9 Mayıs geçit törenine katılmayı reddetti.
Dağlık Karabağ’daki askeri zaferler, Avrupa’ya artan enerji ihracatı ve Türkiye ile stratejik bağlarla desteklenen Bakü, bölgesel jeopolitik üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilecek Rusya’nın tercih ettiği diplomatik yönteme uyum sağlamaya eskisinden çok daha az istekli görünüyor. Azerbaycan’ın dolaylı ve açıktan verdiği sinyaller, Moskova’yla olan mesafesini artırmak istediği yönünde. Azerbaycan, özellikle Ermenistan ile savaştan galip çıktıktan ve Erivan’daki Paşinyan yönetiminin de Moskova ile irtibatını azaltmaya başlamasından sonra, Rusya ile bugüne kadarki ilişkilerindeki var olduğu inanılan dengesizliği düzelttiğini düşünüyor. Bu süreçte aralarında AB ve ABD’nin de olduğu tüm diğer güç merkezlerine eşit mesafede olacak adımlar atıyor.