Usta animatör, The Guardian’da yayımlanan nadir röportajında Ghibli’nin kırklı yaşları, teknolojinin tehdidi ve henüz bitmeyen yaratıcı arzusu hakkında konuştu. Söyleşiden dikkat çeken bölümleri aktarıyoruz:
Oscar ödüllü Japon animatör Hayao Miyazaki (Fotoğraf: TOSHIFUMI KITAMURA / AFP)
Hayao Miyazaki, stüdyosunun 40. yılı vesilesiyle sinemaya, zamana ve yaratıcılığa dair önemli açıklamalarda bulundu. Miyazaki, röportajı yapan gazeteci Phil Hoad’a göre, “bir yandan her şeyin sonuymuş gibi konuşuyor”du, “bir yandan da yeni bir film üzerinde çalışıyor”muş gibiydi.
1 Haziran 2025’te The Guardian’a konuşan Hayao Miyazaki’nin verdiği söyleşiden dikkat çeken bazı bölümleri aktarıyoruz:
Studio Ghibli’nin 40. yaşında ne hissediyorsunuz?
Her şeyin bu kadar uzun sürmesi… biraz büyü gibi geliyor. Ama büyü dediğiniz şey, aslında çok fazla çalışmanın, çok fazla yalnızlığın bir sonucu.
Ghibli’nin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Stüdyoyu satmak zorunda kaldık, çünkü onu yönetecek genç bir isim bulamadık. Bu karar kolay alınmadı, ama kaçınılmazdı.
Ghibli’yi Nippon TV’ye devretmek ne anlama geliyor?
Kime bırakacağımı bilemediğim için bıraktım. Gençlerin yükü kaldırabileceğine dair güvenimi kaybettim.
The Boy and the Heron gerçekten son filminiz miydi?
İnsan kendine ‘Bu sondu’ dediği an biraz huzur buluyor. Sonra içinden bir hikâye daha doğuyor. Belki bu, yaşlılıkta bile bitmeyen bir tuzak.
Yaratma arzusu hâlâ sürüyor mu?
Filmleri bırakma düşüncesi bana huzur vermiyor. Bir şey daha anlatmam gerektiğini hissediyorum. Belki bu, her seferinde kendimi kandırmamın bir yolu.
AI ve animasyonun geleceği üzerine söyleyeceğiniz bir şey var mı?
Yapay zekâ etkileyici şeyler yapıyor olabilir ama orada bir ruh yok. El çizimi, bir karakterin gözünü çizerken hissettiğiniz titreme… bunu makine taklit edemez. AI bizi kandırıyor.
Ghibli Park ve sahne projeleri hakkında ne dersiniz?
Stüdyonun ruhunu yaşatmanın yollarını arıyoruz. Filmler kadar, insanlara dokunan fiziksel deneyimler de önemli. Ghibli Park bu yüzden değerli.
Peki, Isao Takahata’nın ardından…
Onunla birlikte üretmenin zamanını hiçbir şey geri getiremez. Artık yalnızım. Ama yalnız üretmeyi öğrendim.
Bugünün çocuklarına ne bırakmak istersiniz?
Karmaşık şeyler değil. Bir rüzgâr sesi, bir pencerenin içinden geçen ışık. Hikâyelerimin çoğu bununla başlar.
1986 yılında Japon yönetmen Hayao Miyazaki tarafından çekilen animasyon filmi “Le château dans le ciel”den bir sahne. (Fotoğraf: AFP)
Miyazaki’nin “İnsanlık Ruhu” İçin Söylediği Sert Sözler
Hayao Miyazaki’nin 2016’daki AI tepkisi, “el çizimi savunusu” kadar insana dair kavrayışı da gözler önüne seriyordu.
Olay, 2016 yılı, NHK tarafından çekilen Never‑Ending Man: Hayao Miyazaki adlı belgeselde gerçekleşmişti. Bir yapay zekâ demoda gösterilen “zombi animasyonuna” karşı verdiği tepki yeniden gündemde…
Gösterilen sahnede zombi karakter kafasını zemine sürükleyerek ilerliyor; yetkililer bunun bir korku oyunu için kullanılabileceğini söylüyorlardı.
Miyazaki’nin tepkisi şöyle olmuştu:
“Her sabah kasları sert olan bir arkadaşımın elimi sıkmayı bile başaramadığı gerçeğini düşündüğümde… buna ilgi duyacakmışım gibi yapamam.
Bunu yapanların acıyı kavramadığını düşünüyorum. Tiksiniyorum… Hayatın kendisine hakaret olduğunu hissediyorum çok güçlü şekilde.”
Miyazaki, bu tepkiyle yalnızca AI’nin teknik sınırını değil, “insan hayatının duygusal kırılganlığına” duyarsızlığı da eleştirmişti. Onun için sanat, algoritmadan önce insanlık haliyle ilgiliydi zira.
O dönemki sözleri bugün tekrar gündemde, çünkü… ChatGPT’nin Ghibli stilinde resimler üretmeye başlamasıyla birlikte, Miyazaki’nin bu ifadeleri yeniden popülerleşti.
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
