Henüz olmamış olana dair sezgi: Rüya mı, yanılsama mı, başka bir algı biçimi mi?
Bilinçaltının en uç sınırlarında dolaşan bu kavram, zamanı düz değil çok boyutlu okuyan bir düşünce biçimi sunar: Gelecek, bazılarına sızabilir mi?
Prekognisyon (İng. precognition), henüz gerçekleşmemiş bir olayı önceden ve herhangi bir rasyonel işaret olmaksızın bilme ya da hissetme durumudur. Kelime kökeni Latince prae (“önce”) ve cognoscere (“bilmek”) sözcüklerinden gelir. Bilinçdışı düzlemde oluşan bu tür bilgi edinme, genellikle rüya, ani sezgi, içgüdüsel korku veya flash görüntülerle ortaya çıkar.
Parapsikoloji, bu tür “zaman dışı bilgiye erişim” vakalarını bilimsel yöntemlerle anlamaya çalışsa da, prekognisyon hâlâ bilimle mistisizmin arasında asılı duran bir kavramdır. Freud için bilinçdışı bir arzu yansıması, Jung için kolektif bilinçdışına ait bir sezgi, çağdaş nörobilim içinse henüz çözülememiş bir beyin fenomenidir.
Prekognitif algı, antik kültürlerde rüya kehanetleri (oneiromansi) ile iç içe geçmiştir. Babil, Antik Mısır ve Yunan kültürlerinde “gelecekten haber veren rüyalar” hem bireysel hem kamusal kararlar için dikkate alınırdı. Ortaçağ boyunca bu yetenek, peygamberlik ve büyücülükle özdeşleştirilerek ya kutsanmış ya da cezalandırılmıştır.
Modern çağda prekognisyon kavramı ilk kez 19. yüzyılda parapsikologlarca sistemli biçimde incelendi. J.B. Rhine gibi araştırmacılar, Zener kartları ve istatistiksel testlerle prekognitif algıyı deneysel ortama taşımaya çalıştı. 20. yüzyılın ortalarında ise Carl Jung, senkronisite kavramı ile prekognisyonu nedenselliğin ötesinde anlamlandırmaya çalıştı.
Bugün prekognisyon hâlâ hem akademide, hem popüler kültürde, hem de spiritüel pratiklerde canlı bir tartışma konusudur.
Prekognisyon ile dejavu aynı şey midir?
Hayır. Dejavu, bir anı daha önce yaşamış gibi hissetmekken, prekognisyon henüz yaşanmamış bir olaya dair önceden bilgi sahibi olmaktır. Dejavu geçmişin yankısı gibidir; prekognisyon ise geleceğin sızıntısı.
Rüyada geleceği görmek bilimsel olarak mümkün mü?
Buna dair bilimsel kanıt yoktur; ancak birçok kişi yaşadığı önemli olayları önceden rüyasında görmüş olduğunu iddia eder. Bu rüyaların prekognitif mi, yoksa bilinçaltının örüntü tanıma kapasitesi mi olduğu ise tartışmalıdır.
Prekognisyon paranormal mi, psikolojik mi?
Kimi araştırmacılar prekognisyonu paranormal bir yeti olarak görürken, bazı psikologlar bunu bilinçaltının sezgisel bilgi işlemesi ya da bilinçli olarak fark edilemeyen çevresel ipuçlarının işlenmesi olarak açıklar.
Tüm prekognitif deneyimler gerçek mi?
Hayır. İnsan zihni rastlantıları anlamlandırmaya eğilimlidir. Bu nedenle geriye dönük olarak yaşanmış olaylara “prekognitif” anlamlar yüklemek kolaydır. Gerçek prekognisyonla rastlantısal tahminler arasındaki çizgi incedir.
Prekognisyon geliştirebilir mi?
Bazı spiritüel disiplinler (örneğin meditasyon, rüya günlüğü tutma, sezgi çalışmaları) prekognitif algının geliştirebileceğini savunur. Ancak bilimsel olarak bu tür gelişim kanıtlanmış değildir.
Sinema: Minority Report (2002), üç “prekog”un gelecekteki suçları önceden görmesini konu alır.
Televizyon: Fringe, Sense8 gibi dizilerde prekognitif karakterler yer alır.
Edebiyat: Philip K. Dick’in pek çok öyküsü prekognisyon, zaman algısı ve kader temalarıyla örülüdür.
Oyun: Life is Strange adlı interaktif video oyununda karakter zamanla oynayarak olayların sonucunu öngörür.
Müzik: Tool’un “Faaip de Oiad” parçası, CIA’nin zaman ve bilinçle ilgili deneylerine göndermeler içerir.
Prekognisyon, zamanın doğrusal ilerlemediği; hislerin, sezgilerin ve bilinçdışı alanların olasılıkları taşıdığı bir algı düzlemini açar. Belki de henüz bilimle açıklanamayan bu sezgi biçimi, zihnin derinliklerindeki zamansız bilinçlere açılan bir pencere. Ne kadar metafizik, ne kadar gerçek? Belki de her ikisi.
► ZAMANIN RUHU
► RÜYA
► KOLEKTİF BİLİNÇDIŞI
► DEJA VU
► NÖROBİLİM