CHP 38. Olağan Kurultayı. Özgür Özel ve Kemal Kılıçdaroğlu (Fotoğraf: Alp Eren Kaya)
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kurultayı’nın iptali talebiyle açılan dava, 8 Eylül’e ertelendi. Mahkeme, görevsizlik kararına yapılan itiraz sürecinin kesinleşmesini bekleme kararı aldı.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin 38. kurultayın iptali istemiyle açılan dava bugün görülüyor.. CHP Parti Meclisi Üyeleri davaya katılma talebinde bulundu. CHP Genel Merkezi’nin avukatlarının ek süre istemeyeceği öğrenildi.
Mahkemede Lütfü Savaş’ın avukatı söz aldı ve “kayyum talebimiz yoktur” dedi. Ceza davasının da beklenmesine gerek olmadığını belirterek, taleplerinin kabul edilmesini istedi. “Bizim CHP’nin mahkeme koridorlarında tartışılmasını istemeyiz. Ama ortada bir şaibe var. Bu dava siyasi değil hukuki bir davadır.” ifadelerini kullandı.
Sözcü’nün mahkeme salonundan aktardığına göre; Cumhuriyet Halk Partisi’nin avukatı Çağlar Çağlayan, duruşmada söz alarak davaya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Feri müdahallik talebi hakkında konuşan Çağlayan, “Olası haksız bir davanın kabulü halinde delegenin verdiği görevi yerine getirememe durumu olacaktır. Bu yüzden bu kişiler davadan doğrudan etkilenmektedir ve taleplerin kabul edilmesi gerekir. Bu durum yargılamanın uzatılmasına etki etmez, tahkikat kaldığı yerden devam edecektir” dedi.
Çağlayan, kurultayların iptali hakkında yöneltilen suçlamaların iddianamede dahi bulunmadığını belirterek, “Divan başkanının kurultayda görevli olmadığı, görevi seçim kurulu hakime devrettiği ve işlemlerin seçim kurulu hakimince yürütüldüğü ortadadır” dedi.
Açılan ceza yargılaması kapsamında yapılacak incelemenin, hali hazırda devam eden ceza yargılamasının beklenmesini gerektirdiğini ifade eden Çağlayan, şöyle devam etti:
Kişilerin beraat etmesi durumunda ki beklentimiz beraat etmeleridir, yargılama içinden çıkılamaz ve telafi edilemez bir hale sürüklenir. MASAK, Tapu Müdürlüğü, SGK ve dosyaya sunulan kamera kayıtlarından hiç kimsenin hiç kimseye bir menfaat verdiği ispatlanmamıştır. Ceza yargılamasında ihale ve işten çıkarma baskısına ilişkin bir ifade veya beyan da bulunmamaktadır.
Bu yargılamayı ilgilendirebilecek ve yine mahkemenin görevli olmadığı tek husus, iki seçim arasındaki süre konusudur.
Süreyi seçim hakimi belirler. Bu nedenle bu iddiadan bir iptal nedeni çıkarılması hukuken mümkün değildir. Davacı vekili beyanlarında konunun bir milli güvenlik sorunu olduğunu ifade etmiştir.
Ceza soruşturması esnasında suçlayıcı ifadelerde bulunan yanlı bir tanık da şüpheliler ile ilgili milli güvenlik sorunu ifadesini kullanmıştır. Bu çarpıcı benzerlik tanıkların tarafsızlığını ortadan kaldırmıştır.
Bu yargılama sonucunda mahkemece yeni bir kurultay yapılmasını değil, partiyi kimin yöneteceğine mahkemenin karar verilmesi iradesi çıkartılmak istenmektedir.
Kurultaya ilişkin tüm itirazlar seçim kuruluna yapılır ve seçim hakimi aynı gün kesin karar verir. Davada iptali istenen hususlardan biri seçim sonuçlarıdır. Mahkemelerin siyasi partilere ilişkin işlem ve sonuçlara dair işlem yapma görevi bulunmamaktadır.
Yargıtay’ın da bu hususta pek çok kararı vardır. Bu kapsamda mahkemece verilmesi gereken karar, ‘görevsizlik’ kararıdır. Mahkemenin siyasi bir partinin kim tarafından yöneteceğine ilişkin bir karar verme imkanı bulunmamaktadır. Mahkemenin kayyum atama gibi bir karar vermesi de olanaksızdır.
“Mutlak butlan” konusu hakkında da savunma yapan Çağlayan, şunları söyledi:
-Mutlak butlan iddiasının ileri sürülebilmesi için dürüstlük kuralına uymayı gerektirir. 38. Olağan Kurultay’da bir sonuç çıkmış ve parti ona göre yönetilmiştir. Davacılardan biri de bu yönetim tarafından belediye başkanı adayı olmuştur.
Bu kişinin sonradan ‘ben bazı şeyleri biliyordum’ demesi dürüstlük kuralına aykırıdır. Bu yüzden mahkemece dinlenmez durumdadır.
Davacıların iddiası, delegelerin iradelerinin fesata uğratıldığına yöneliktir. Hiç bir delegenin isteği dışında yanlış genel başkana oy verdiğine dair delil, tespit hatta iddia dahi bulunmamaktadır.
İrade fesatının olması için tehdit ve hata olması gerekmektedir. Bunların hiçbiri bulunmamaktadır.
Duruşmada ilk olarak söz alan Lütfü Savaş’ın avukatı Onur Yusuf Üregen, beyanında feri müdahillik talebinin davayı uzatmaya yönelik olduğunu iddia ederek, şunları söyledi:
Sözlü yargılamaya geçilmesini istiyoruz. Söz konusu kurultay Divan Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tarafsız davranmaması nedeniyle mutlak butlanla batıldır. Bu husus Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesi ve 26. Asliye Ceza Mahkemesi’nin iddianameyi Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği gerekçeli karar ile sabittir. Kurultayda Özgür Özel’in genel başkan seçilmesi için pek çok suç işlenmiştir.
Bu kapsamda pek çok delegeye para ve ayni destek verildiği, iş verildiği, desteklemeyen delegelerin yakınlarını ve kendilerini ise CHP yönetimindeki belediyelerde işten çıkarılmaya yönelik baskı yaptığı deliller ile ortaya konulmuştur.
Genel Başkan adaylarından olan Kemal Kılıçdaroğlu’na adaylıktan çekilmesi yönünde organize baskı yapılmış ve çekildiği yönünde yalan bilgi yayılarak delege ve kurultay iradesi sakatlanmıştır.
Divan başkanı tarafından oy sayım ve döküm işlemlerine müdahale edilerek Kılıçdaroğlu lehine verilen 18 oy hukuksuz iptal edilmiş ve Özgür Özel’in kazanacağına dair algı oluşturularak delege iradesi manipüle edilmiştir.
Kurultay, organize şekilde suç işlenerek, anayasanın emredici hükümlerini, kamu düzenini ve demokrasinin asgari gereklerini ihlal edecek şekilde sakatlamıştır. Söz konusu kurultay, mutlak butlanla batıldır.
Avukat Üregen, 6 Nisan 2025 tarihli CHP 21. Olağanüstü Kurultayı kararının da yetkisiz genel başkan tarafından alındığını, “mutlak butlan” kararının verilmesi durumunda bu kurultayın da yok hükmünde sayılması gerektiğini öne sürdü.
Üregen, “kurultayın, kanuna karşı hileye başvurularak düzenlendiğini savunarak, “Gayrimeşru başkan tarafından bir mizansen sergilenmiştir. Katılım kısıtlanarak partililerin genel başkanlığına ve kararlara ortak alma hakları fiilen ortadan kaldırılmıştır. Nitekim Sayın Özgür Özel’in de belirttiği üzere seçilmeyen kimsenin genel başkan olması kabul edilemez. Mevcut başkanın kamu düzenini korumak için ivedilikle görevden el çektirilmesi ve Parti’nin yönetiminin karar kesinleşene kadar seçilen son genel başkan tarafından Parti’nin yürütülmesi gereklidir” dedi.
Siyasi parti yönetimlerinin para gücüyle tasarlanmasının bir milli güvenlik sorunu olduğunu söyleyen Onur Yusuf Üregen, şöyle devam etti:
Hukukun bu tür girişimleri muhafaza etmesi kendini inkar anlamına gelir. Bütün bu açıklamalarımız karşısında dava konusu 38. Olağan Kurultayı’nın mutlak butlanla batıl olduğuna, 21. Olağanüstü Kurultayı’nın yok hükmünde olduğuna karar verilerek kamu düzeninin korunması açısından dava sonuna kadar tedviren mevcut CHP yönetiminin görevden el çektirilmesine, önceki genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve karar organlarının göreve çağrılmasına ve davamızın talebimiz gibi kabulüne karar verilmesini talep ederiz.
Lütfü Savaş’ın avukatı, katılma talebinin reddini ve sözlü yargılama aşamasına geçilmesini istedi.
Avukat, kurultayın iptalini ve Özgür Özel yönteminin tedbiren görevlerinden uzaklaştırılmasını talep etti.