Türklerin Alman vatandaşlığına geçiş istatistiklerine de yansıdı: 2024 yılında Alman vatandaşlığına 22 bin 525 Türk geçti. Bu sayı, bir önceki yıla göre yüzde 110 seviyesinde bir artışa işaret ediyor. Alman vatandaşlığına geçenlerin geldikleri ülkelere bakıldığında Türkiye, Suriye’nin ardından ikinci sırada.
DW Türkçe’nin görüştüğü Türkiye kökenli Alman vatandaşları, vatandaşlığa geçiş kararları üzerinde iki ana faktörün önemli rol oynadığına değiniyor: Almanya’da göçmen statüsünde bulundukları dönemde yaşadıkları sorunlar ve Alman pasaportunun küresel düzeydeki geçerliliği.
DW Türkçe’nin haberine göre, bir sivil toplum kuruluşunda çalışan ve doktora çalışmalarını anayasa hukuku alanında sürdüren Alaz Sümer, yaklaşık 8 yıl önce Almanya’ya yüksek lisansını yapmak üzere gelmiş. Deneyimlerini DW Türkçe ile paylaşan Sümer, “Aslına bakılırsa buraya gelen her göçmenin nihai hedefi, vatandaşlık. Aksi takdirde bürokrasiyle çok fazla muhatap olmak zorunda kalıyorsunuz. Bilenler bilir. Bürokrasi burada gerçekten çok sert koşullara sahip. Bir oturma izni alabilmek bile büyük bir çile hâline gelebiliyor” diyor.
Bilgisayar mühendisi olan Burak Keçeli ise Almanya’ya 2016 yılında gelmiş. Yüksek öğrenimini Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra birkaç yıl özel sektörde çalışan Keçeli, bugün hâlâ kariyerini sürdürmek için geldiği Berlin’de yaşıyor.
Vatandaşlığa geçiş deneyimlerini DW Türkçe’ye anlatan 34 yaşındaki Keçeli, “Yıllardır Almanya’da yaşıyorum ve Almancayı rahatça konuşabiliyorum. Bu kadar yıl burada yaşadıktan sonra Almanya siyaseti hakkında söz sahibi olmak istedim. Aynı zamanda, Almanya pasaportunun güçlü olması da bu kararda önemli bir etkendi. Birçok ülkeye vizesiz seyahat edebileceğim” diyor.
2025 Küresel Pasaport Gücü Sıralaması’nda Alman pasaportu, dünyanın en güçlü beş pasaportundan biri. Alman pasaportuyla 122 ülkeye vizesiz girilebilirken, Türk pasaportuyla 69 ülkeye vizesiz girilebiliyor.
Vatandaşlığa geçiş deneyimlerini DW Türkçe ile paylaşan hukukçu Alaz Sümer, Alman pasaportunun Alman olmak için yeterli olmadığını ve vatandaşlığa geçtikten sonra da ayrımcılığın sürdüğünü söylüyor.
Son yıllarda Almanya’ya gelen ve burada yaşayıp çalışan kişiler, kararlarında çifte vatandaşlık imkânının da önemli rol oynadığını söylüyor.
Kendisi de bizzat çifte vatandaş olan Sümer, “Türk pasaportunu asla bırakmak istemedim. Seçme ve seçilme hakkımı kaybetmek istemedim” diyor. Öte yandan Türk pasaportunun uluslararası seyahat konusunda Alman pasaportunun sunamadığı fırsatlar sunduğuna değinen Sümer, “Türkiye’nin arasının iyi olduğu bazı ülkelere gidişte daha büyük kolaylık söz konusu oluyor” diyor.
Alman Federal İstatistik Ofisi’ne (Destatis) göre, eski Başbakan Olaf Scholz liderliğindeki bir önceki koalisyon hükümetinin çıkardığı yeni Vatandaşlık Yasası, vatandaşlığa geçiş süresini sekiz yıldan beş yıla indirmiş ve Almanya’ya başarıyla uyum sağlayan kişiler için ise bu süreyi üç yıla düşürmüştü. Mayıs ayında hükümeti devralan Hristiyan Birlik (CDU/CSU)-Sosyal Demokrat Parti (SPD) koalisyonu ise “turbo vatandaşlık” olarak adlandırılan ve gereken şartları sağlayan yabancılara üç yıl içinde vatandaşlık verilmesini öngören düzenlemeyi iptal etti.
Yeni yasanın en önemli unsurlarından biri de Alman vatandaşlığına geçen kişilerin mevcut vatandaşlıklarını korumalarına olanak tanıması oldu. Çifte vatandaşlık hakkının varlığı, Almanya’da yaşayan milyonlarca yabancı için büyük önem taşıyor. Geçmişte Avrupa Birliği (AB) vatandaşları ve İsviçreliler dışında Alman vatandaşlığına geçmek için mevcut vatandaşlıktan çıkmak ön koşuldu. Çok sayıda kişi, vatandaşı oldukları ülke ile duygusal veya maddi bağlara sahip olmaları nedeniyle Alman vatandaşlığına başvurmamayı tercih ediyordu.