Bulgaristan, Avrupa Birliği’ne 2007 yılında katılmasından bu yana euroyu benimsemek üzere çalışmalar yürütüyor. 2010 yılında yaşanan Avrupa borç krizi nedeniyle geçici olarak askıya alınman süreç 2016’dan itibaren yeniden hız kazandı.
Hükümet, ortak para birimine geçişin ülkenin ihracat odaklı ekonomisinin AB ile entegrasyonunu derinleştireceğini, AB karar alma süreçlerinde daha etkin rol almasını sağlayacağını savunuyor.
Bulgaristan hâlihazırda sabit kur rejimi altında leva ile Euro arasında sabit bir kur uyguluyor. Bu nedenle bağımsız para politikası uygulama alanı oldukça sınırlı. Ülkenin ekonomisinde ise Avrupa Merkez Bankası’nın kararları doğrudan etkili oluyor.
Yetkililer, Euro’ya geçişin işlem maliyetlerini azaltacağı, faiz oranlarını düşüreceği ve ülkenin kredi notunu iyileştireceği görüşünde. Bu adımın, siyasi istikrarsızlık ve hukuk devleti konularındaki endişeler nedeniyle zayıflayan yabancı yatırımcı güvenini artırması bekleniyor. Ayrıca, turizm sektöründe döviz değişim ihtiyacının ortadan kalkmasıyla rekabet avantajı sağlanabileceği belirtiliyor.
Ancak bazı uzmanlar, Euro bölgesindeki yapısal sorunlara ve yüksek borç oranlarına dikkat çekerek geçişe temkinli yaklaşılmasını öneriyor.
Bulgaristan’da Euro’ya geçişle ilgili siyasi tartışmalar da hızlanmış durumda. Parlamento’nun üçüncü büyük partisi olan Rusya yanlısı ve milliyetçi Yeniden Doğuş Partisi, egemenliğin kaybedileceği gerekçesiyle referandum talep etti. Ancak Anayasa Mahkemesi, AB üyelik anlaşması kapsamında kararın zaten alınmış olduğu gerekçesiyle bu talebi reddetti.
Cumhurbaşkanı Rumen Radev de benzer bir öneriyi Mayıs 2025’te sundu. Ancak bu talep, Parlamento Başkanı tarafından Anayasa’ya ve AB anlaşmalarına aykırı olduğu gerekçesiyle kabul edilmedi. Radev, ülkenin yeterince hazırlıklı olmadığını savunarak sürecin yoksulluğu artırabileceği uyarısında bulundu ve Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
Kamuoyunda ise Euroya geçişe yönelik kuşkular dikkat çekiyor. Mayıs 2025’te yapılan bir ankette, halkın yalnızca beşte biri Ocak 2026 itibarıyla Euro’ya geçişi desteklerken, çoğunluk geçişin enflasyonu artırmasından endişe duyduğunu belirtti.