30 Eylül 1993’te JİTEM tarafından katledilen babası Abdülmecit Baskın’ın faillerinin bulunması için 33 yıldır “adalet” mücadelesi veren Eren Baskın, “Onurlu bir barış olacaksa babamı öldüren kişileri affetmeye razıyım” dedi.
Babası katledildiğinde henüz 4 yaşında olduğunu ifade eden Baskın, “ölüm, öldürme, faili meçhul” gibi kavramlarla çok erken yaşlarda tanıştığını kaydetti. Baskın, “Babam katledildikten sonra uzun yıllar boyunca adalet arayışımız oldu. Fakat bu adalet arayışımız maalesef Ankara Gölbaşı’ndaki Cumhuriyet Savcılığında yıllarca tozlu raflarda bekletildi. Hiçbir soruşturma yapılmadığı gibi herhangi bir araştırma da yapılmadı. Bu durum, ‘Milli Güvenlik’ kurullarında, Kürt aydınları ve iş insanlarını katletme üzerine devreye konulan bir politikaydı. Yüzlerce insan JİTEM tarafından kaçırılarak katledildi ve katledenler yargılanmadı” dedi.
Mezopotamya Ajansı’na yaptığı açıklamada babasının katledildikten sonra her katledilen Kürt gibi kendilerinin de zaman aşımı riskiyle karşı karşıya olduklarına dikkat çeken Baskın, “İnsanlığa karşı işlenmiş suçlarda zaman aşımı olmaz. Mehmet Ağar çıkıp ‘Abdulmecit Baskın’ı ben öldürdüm’ dese bile yargılanmayacaktır. Çünkü 30 yıllık bir zaman aşımı kararıyla aklanacak. Babamın katledilmesi olayındaki silsileyi tamamen açık açık bir şekilde tüm kamuoyunun bilgisine sunmamıza rağmen maalesef devlet kendi katilini korudu ve haklarında beraat kararı verdi” diye konuştu.
Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrıyı desteklediklerini ve PKK’nın çalışmalarını sonlandırmasının Kürt tarafının samimiyetini gösterdiğini belirten Baskın, “Mevcut sürecin bu kadar iyi yönetilmesinin tek bir sebebi var. O da bana göre Abdullah Öcalan’ın büyük öngörüleridir. Bu nedenle yürütülen sürecin bir an önce hukuki bir zeminde çözülebilmesi için Meclis’in ön ayak olması ve devletin somut adım atması gerekir. Abdullah Öcalan, PKK ve İmralı heyeti tüm riskleri göze alıp, talepleri yerine getiriyorsa, devletin de meşru olan demokratik talepleri uygulaması gerekiyor. Bu talepler ise belli; sürecin hukuki zemine çekilerek yürütülmesi, ana dilde eğitim, Türkiye’deki Kürtlere yönelik mevcut saldırıların durdurulması ve umut hakkının konuşulabilmesi ve hasta mahpusların tahliyelerinin önlerinin açılabilmesidir. Bunlar da sürecin yürümesi için en meşru taleplerdir. Devletin ve hükümet kanadının bu talepleri hızlı bir biçimde ele alıp yerine getirmesi gerekiyor” diye belirtti.
Hasta tutsakların tahliyeleri ve “umut hakkı”nın uygulanmasının çok değerli adım olacağına işaret eden Baskın, bu ilk adımlarla halkın devlete olan güvenin de artacağını belirtti. Baskın, “Öncelikli olarak Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü çok büyük bir önem taşımaktadır. Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için önündeki bütün engellerin kaldırılması gerekiyor. Sürecin selameti için hızlı adımlar atılmalıdır. Babamı toprağa verdiğimde henüz 4 yaşındaydım. Eğer gerçekten onurlu bir barış olacaksa babamı öldüren kişileri affetmeye razıyım. Sürecin onurlu yürümesi, barışa evirilmesi için gerekeni yapmak zorundayız. Devletin resmi olarak kayıp yakınlarında özür dilemesi gerekiyor. Asıl süreç böyle başlayacaktır. Sonrasında katiller hakkında bir yüzleşme politikası yürütülmesi gerekiyor. Babamı ve binlerce faili meçhulün ölümüne sebep olan kişilerin başında Mehmet Ağar geliyor” dedi.
Abdülmecit Baskın’ın ölümüne dair itirafçı Ayhan Çarkın, 26 Mart 2011’de İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği ifadede, 1993 yılında Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin’in emriyle Abdülmecit Baskın’ı gözaltına aldıklarını ve Baskın’ın özel harekat polisleri Ziya Bandırmalıoğlu ile Ayhan Akça tarafından öldürüldüğünü itiraf etti. Bunun üzerine Çarkın’ın gözaltında katledildiklerini belirttiği 18 kişinin ölümüne dair yeni bir soruşturma başlatıldı. 2014 yılında aralarında dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, İbrahim Şahin ve Korkut Eken’in de olduğu 19 kişi hakkında “cürüm işlemek için oluşturulan silahlı örgütün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” suçundan dava açıldı.
Ankara 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve “Ankara JİTEM Davası” olarak bilinen davada 13 Aralık 2019 tarihinde karar verildi. Mahkeme, tüm sanıklar hakkında beraat kararı verdi. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1’inci Ceza Dairesi, itiraz üzerine beraat hükmünü bozdu. 26 Mayıs 2023 günü görülen son duruşmada, yeniden tüm sanıklar hakkında “öldürme” suçlamasından beraat kararı verildi. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, 3 Mart 2024 tarihinde beraat kararlarını onadı. Ayrıca Abdülmecit Baskın ile Behçet Cantürk hakkında zamanaşımından düşme kararları verdi.