İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, son 9 yıldaki ‘silahlı terör örgütü’ soruşturmalarını değerlendirdi. Yeneroğlu, “Ülkemizin kanayan yaralarından biri de ‘silahlı terör örgütü’ yargılamalarından kaynaklanan ve aileleriyle birlikte milyonlarca insanı ilgilendiren mağduriyetlerdir” ifadesini kullandı.
Son 9 yılda 2 milyona yakın dosyada, Türk Ceza Kanunu’nun 314. maddesinde düzenlenen terör örgütü üyeliği ve yöneticiliği suçundan soruşturma açıldığı bilgisini veren Yeneroğlu, “Yargıtay kararları dışında bini çok aşan dosyayı okuyarak bizzat müşahade ettim ki TCK’nın 314. maddesi başta kanunilik ilkesi yok sayılarak, yani kanunun maddi ve manevi suç unsurları görmezden gelinerek uygulanıyor. Sonuç olarak 2 milyona yakın soruşturma bu anlayışla açıldı ve yürütüldü, yüzbinlerce insan hakkında da bu anlayışla kamu davası açıldı ve yargılandılar. Böylece 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün faturası masum insanlara da kesilmiştir” değerlendirmesini yaptı.
“Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, yalnızca TCK’nın 314. maddesi (silahlı örgüt üyeliği) kapsamında açılan soruşturma sayısı, 2016’dan bugüne neredeyse 2 milyon” diyen Yeneroğlu, şöyle devam etti:
“15 Temmuz 2016’da yaşanan hain darbe teşebbüsü, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik hukuk düzenine yönelmiş en büyük tehditlerden biridir. Bu girişimi planlayan ve uygulayan kişilerin yargı önünde hesap vermesi, hukuk devletinin en temel gereğidir. Aynı şekilde devletin bütünlüğünü hedef alan illegal yapılanmalarla, paralel devlet yapılanmalarıyla mücadele, elbette kararlılıkla sürdürülmelidir. Ancak bu mücadele, hukuk içinde, suçun şahsiliği ilkesine ve masumiyet karinesine riayet edecek şekilde ve evrensel hukuk normlarıyla uyumlu olmak zorundadır.”
Yeneroğlu şöyle devam etti:
Çağrımı bir kez daha tekrarlamak istiyorum:
Bir yapı ya da terör örgütü ile mücadele ancak hukukun üstünlüğü esas alınarak yapılabilir.
Suçun maddi ve manevi unsurları kanunda açıkça düzenlenmiştir. Kanun keyfi bir biçimde uygulanmamalıdır.
Örgüt üyeliği suçlamaları somut delillerle desteklenmelidir. Kasıt olmadan suç olmaz.
Legal olan eylemler sebebiyle; “sohbete gitti, sendikaya kayıtlı, derneğe üye veya bağış yaptı, gazeteye abone, çocuğunu okula veya dershaneye gönderdi, yazışma programı kullandı veya cemaat mensubu” diye kimse ne suç örgütü ne de terör örgütü üyesi olur. Kanunda belirtilen suçu taşıyan eylemler ve kasıt, ceza yargılamasında olmazsa olmaz unsurlardır.
Ve elbette her türlü önyargıdan ve husumetten uzak bir şekilde, sadece adaleti esas alarak sormak zorundayız: Yüzbinlerce kişi terör örgütü üyesi olabilir mi?
Sayın Cumhurbaşkanına, Adalet Bakanına ve iktidar mensuplarına sesleniyorum:
Madem “Adalet Yüzyılı” diyorsunuz, o zaman gelin, hukuk devletinin yeniden tesisi için yüzbinlerce insanın çok büyük mağduriyetler yaşadığı bu hukuksuzluk sarmalına artık son verelim.