Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan bu beşli, küresel güneyin yükselen sesi olmayı hedefliyor. Ekonomik güç birliği mi, yeni bir jeopolitik blok mu?
BRICS, adını üyelerinin İngilizce baş harflerinden alır: Brazil, Russia, India, China, South Africa. İlk olarak 2001’de yatırım bankası Goldman Sachs’ın ekonomisti Jim O’Neill tarafından, yükselen piyasaların ekonomik potansiyeline dikkat çekmek amacıyla kullanılan bu terim, kısa sürede bir uluslararası oluşuma dönüştü.
İlk resmi BRIC zirvesi 2009’da Rusya’da yapıldı. Güney Afrika 2010’da katılarak yapıyı BRICS hâline getirdi. Amaçları: Çok kutuplu dünya düzeni kurmak, Batı merkezli finans sistemine alternatifler geliştirmek ve kendi kalkınma bankalarını ve ekonomik iş birliklerini artırmak.
2023 itibariyle Mısır, Suudi Arabistan, İran, BAE, Etiyopya ve Arjantin de davet edildi. Yeni genişlemeyle birlikte “BRICS+” yapısından söz ediliyor. Bu gelişme, dünya ekonomisinin doğuya ve güneye kayışını işaret ediyor.
Nüfus gücü: Dünyadaki insanların %40’ı bu ülkelerde yaşıyor.
Ekonomik hacim: Küresel GSYİH’nın %30’una yakını BRICS üyelerinden geliyor.
Enerji ve kaynaklar: Özellikle Rusya, Çin ve Brezilya doğal kaynak açısından güçlü.
Kalkınma Bankası (NDB): 2015’te kurulan bu banka, Dünya Bankası’na alternatif olarak çalışıyor.
Ancak siyasi sistemlerin farklılığı, ortak dil ve kültür eksikliği gibi unsurlar BRICS’in bir AB ya da NATO gibi yekpare bir yapı oluşturmasını engelliyor.
BRICS bir ekonomik ittifak mı yoksa siyasi bir blok mu?
BRICS öncelikle ekonomik bir iş birliği platformu olarak doğdu. Üyeleri arasında serbest ticaret anlaşmaları yok, ortak para birimi yok, bir savunma paktı da yok. Ancak zamanla, özellikle 2010 sonrası, Batı hegemonyasına karşı bir siyasi söylem geliştirdikleri görüldü. Yani: Ekonomik motivasyonla başlayıp giderek daha fazla siyasi ve jeopolitik anlam kazanan gevşek ama etkili bir ortaklık.
BRICS, Batı’nın liderliğine bir alternatif sunabilir mi?
Kısmen. Ekonomik anlamda Çin ve Hindistan gibi ülkeler büyüklükleriyle dikkat çekerken, siyasi birliktelik hâlâ zayıf. Örneğin Çin ile Hindistan arasındaki sınır gerilimleri, Rusya’nın Batı ile yaşadığı çatışmalar gibi durumlar ortak politika üretimini zorlaştırıyor. Ancak alternatif platformlar yaratma konusunda (örneğin BRICS Kalkınma Bankası) önemli adımlar atıldı.
BRICS ülkeleri arasında neden bu kadar farklılık var?
Çünkü BRICS, coğrafi, kültürel, siyasi ve ekonomik olarak çok heterojen bir yapı. Brezilya’da demokrasi işlerken, Çin tek partiyle yönetiliyor. Güney Afrika demokratik, ama yapısal eşitsizliklerle boğuşuyor. Bu farklar bir zenginlik sağlasa da karar alma süreçlerini yavaşlatıyor, iş birliklerini sınırlayabiliyor.
BRICS ülkeleri Batı kurumlarının yerini mi almak istiyor?
Hayır, daha çok “dengelemek” istiyorlar. G20, IMF, Dünya Bankası gibi kurumlarda daha fazla söz sahibi olmayı talep ediyorlar. Yeni kalkınma bankaları, rezerv fonları ve ticaret ağları kurarak kendi ekonomik yapılarını güçlendiriyorlar. Ama hâlâ bu yapılar Batı’nınkilerle paralel ilerliyor.
Türkiye BRICS’e üye olabilir mi?
Bu zaman zaman tartışılıyor. Türkiye’nin coğrafi konumu, ekonomik büyüklüğü ve çok taraflı diplomasisi onu BRICS+ formatı için potansiyel adaylardan biri hâline getiriyor. Ancak BRICS, üyelik süreci gibi sabit kuralları olan bir yapı değil. Bu nedenle üyelikten ziyade gözlemci ya da stratejik ortaklık gibi ilişkiler daha muhtemel.
Kitap Dünyasında:
“The BRICS and Beyond” (Li Xing) – BRICS ülkelerinin küresel düzene etkisini analiz eden kapsamlı bir akademik eser.
Sinemada ve Dizilerde:
“The New World Order: BRICS Rising” adlı belgesel, alternatif küresel yapı arayışlarına dair bir bakış sunar.
Oyun Dünyasında:
“Geo-Political Simulator” gibi strateji oyunlarında BRICS üyeleri farklı senaryolarda ittifak kurabiliyor veya rakip olabiliyor.
Tiyatro ve Diğer Sanat Alanlarında:
BRICS ülkeleri arasında özellikle Çin ve Hindistan, kültürel diplomasiye yatırım yaparak film festivalleri, kültürel değişim programları ve opera projeleri aracılığıyla yumuşak güç stratejileri geliştiriyor.
BRICS, tek tip bir yapı değil; hem iş birliği platformu hem de stratejik bir meydan okuma olarak görülüyor. ABD-AB eksenli dünya düzenine karşı “başka bir yol mümkün mü?” sorusunu diri tutuyor. Ancak gerçek anlamda küresel güç dengesini değiştirebilmesi, üyeleri arasındaki farklılıkları ne kadar uyumlu hâle getirebileceğine bağlı.
Bu madde ilginizi çektiyse aşağıdaki maddelere de göz atabilirsiniz:
JEOPOLİTİK – Coğrafya Kaderse, Harita Niyet Mektubudur