Edebiyatın önemli isimlerinden şair ve yazar Fadıl Öztürk, bu gece (1 Mayıs 2025) İzmir’de tedavi gördüğü Ege Üniversitesi Hastanesi’nde hayatını kaybetti.
Kısa Dalga’nın haberine göre; Öztürk’e, 5 Kasım 2024’te akciğer kanseri teşhisi konulmuş ve aralık ayından itibaren tedavi süreci başlamıştı. Öztürk, tüm çabalara rağmen hastalığa yenik düştü.
1955 yılında Tunceli’de doğan Fadıl Öztürk, ilk ve orta öğrenimini Elazığ’da tamamladıktan sonra Tunceli Lisesi’nden mezun oldu. Siyasi nedenlerle yükseköğrenimine devam edemedi. 12 Eylül 1980 darbesi sonrası Dev-Yol davası kapsamında müebbet hapis cezasına çarptırıldı ve yaklaşık 10 yıl cezaevinde kaldı. Cezaevinden çıktıktan sonra edebi ve siyasi çalışmalarına devam etti, İstanbul’da yayıncılık yaptı. Şiirleri Kunduz Düşleri ve Ütopia gibi dergilerde yayımlandı.
Cezaevinden çıktıktan sonra Piya Kolektifi içinde yer aldı. Gazete ve dergilerde şiirler, yazılar yayımladı. ‘Suyu Uyandırın Sesim Olsun’ adlı ilk kitabı Enver Gökçe Şiir Ödülü’ne değer görüldü. ‘Esmer Bir Acı’, ‘Hep Kuzeydi Gözlerin’, ‘Benden Adam Olmaz’ şiir kitaplarının yanı sıra yine denemelerini bir araya getirdiği ‘Ateşe Konuş Küle Ağla’ adlı kitaplara imza attı. Öztürk’ün bazı şiirleri de bestelendi.
Fadıl Öztürk, ‘Saatli Muhalif Takvimi’ adlı kitabında da gazete ve dergilerde yayımlanan yazılarını bir araya getirdi.
Siyasi ve toplumsal konularda da aktif olan Öztürk, 2004 yılında “Türkiye’deki Kürtlerin talepleri” başlıklı bir ilanla Herald Tribune gazetesinde yer aldı, 2005 yılında kurulan Munzur Aydınlar Platformu’nun koordinasyon kurulu üyesi oldu.
2018 yılında Artı Gerçek Gazetesi’ndeki yazıları nedeniyle gözaltına alındı, 1 yıl 10 ay hapis cezası aldı ve cezası 5 yıl süreyle ertelendi. 2023 yılında sosyal medya paylaşımları nedeniyle eşi Berrin Bicek Öztürk ile birlikte yeniden gözaltına alındı, ancak 2024 yılında görülen davada beraat etti.
Fadıl Öztürk, “Bizi Hayata Değil Ölüme Alıştırdılar” başlıklı yazısını şöyle bitirmişti: “Hatırlıyoruz; bir kere daha itilmiştik karanlıkların insafına… Hatırlıyoruz; teslim olmamıştık ve bu uğurda düşenlere söz vermiştik… Hatırlıyoruz; her şeye rağmen o günlerimizdir kalbimizi hâlâ besleyen…
Hep beraber karşı duracağız. Birkaç kişi, birkaç bin kişi, ya da yurda serpilmiş milyonlar olarak. Karanlık dehlizlerden çıkacağız ışığın insaflı yurduna. Ayakta, diz çökmeden ve sessiz kalmadan, belki de sadece ömrümüze iyilik olsun diye.”