Uluslararası finans dünyasının yakından tanıdığı isimlerden Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) Başekonomisti Robin Brooks, Türkiye ekonomisine dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Brooks’un dikkat çektiği nokta, özellikle Türk tahvillerinden kaynaklanan büyük sermaye çıkışı oldu. Sunduğu grafiklerle bu durumu destekleyen Brooks, hisse senetlerinden de kayda değer çıkışlar olduğunu ancak bu çıkışların borçlanma araçlarındaki kayıpların gerisinde kaldığını ifade etti.
Yaklaşık bir ay önce başlayan hükümet karşıtı protestoların büyük çaplı sermaye hareketlerini tetiklediğini belirten Robin Brooks, bu sürecin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nı (TCMB) yoğun döviz müdahalelerine başvurmak zorunda bıraktığını vurguladı.
“Türk Lirası son bir aydır ABD Doları karşısında tamamen sabitlenmiş durumda. Ancak bu kur seviyesi anlamını yitirdi. Çünkü Merkez Bankası, Lira’yı serbest bırakmamak için rezerv yakıyor” ifadelerini kullanan Brooks, mevcut kur politikasının sürdürülebilirliğine dair ciddi endişelerini dile getirdi.
2018 yazında ABD-Çin ticaret savaşlarının etkisiyle Arjantin ve Türkiye’nin eş zamanlı olarak para birimi krizleri yaşadığını hatırlatan Brooks, o dönemki çalkantının gelişmekte olan ülkelerde geniş bir satış dalgasına yol açtığını anımsattı.
Brooks, “2025 yılı da benzer bir tabloyu andırıyor. Bir ülke sakinleşirken diğeri sarsılıyor. Ancak bu tür kriz döngüleri genellikle yayılma etkisi yaratıyor” değerlendirmesinde bulunarak, Türkiye’deki ekonomik türbülansın bölgesel etkileri olabileceği uyarısını yaptı.
Türkiye’deki siyasi gerilim ve devam eden protestoların, yabancı yatırımcıların ülkeye duyduğu güveni ciddi şekilde sarstığını vurgulayan Robin Brooks, sermaye kaçışının ve döviz müdahalelerinin bu şekilde sürmesi halinde Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin daha da eriyebileceği tehlikesine işaret etti.
Son olarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik dolaylı bir eleştiri içeren “Bu kaçıncı kriz?” sorusunu yönelten Brooks, Türkiye ekonomisinin alarm verdiğini ve uygulanan politikaların uzun vadede sürdürülebilirliğinin sorgulanır hale geldiğini ima etti.