Türkiye Barolar Birliği, AİHM Yalçınkaya kararının mütalaasını yayımladı. Metinde kararların uygulanmaması durumunda Türkiye'yi ne gibi yaptırımların beklediği belirtildi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Yüksel Yalçınkaya Kararı’na ilişkin mütalaa Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından yayımlandı. Türkiye Barolar Birliği İnsan Hakları Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Av. Dr. Serkan Cengiz tarafından hazırlanan mütalaa, online olarak erişime açıldı.
TBB İnsan Hakları Merkezi tarafından yayımlanan metinde, kararların uygulanmaması durumunda Türkiye’yi ne gibi yaptırımların beklediği sonuç bölümünde şu ifadelerle yer aldı:
“AİHM kararının gerektiği şekilde cira edilmemesi AİHS m. 46/4 kapsamındaihlal usulü yolu olarak tanımlanan sürecin tetiklenmesine neden olabileceği gibi en nihayetinden Avrupa Konseyi Statüsü’nün 8. maddesi kapsamında (Avrupa Konseyindeki temsil hakkının askıya alınması, üyelikten çekilmeye davet ve üyelikten çıkarma gibi) bir dizi sonuca neden olababilecektir. Türkiye Cumhuriyeti’nin AİHS m.1 ve m.46/1 kaynaklı yükümlülüğünü AİHM’nin bazı ihlal kararları açısından yerine getirilmediği, bu tutumunun da Avrupa Konseyi ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ilişkileri hatırı sayılır derecede zedelediği göz önüne alındığında, Yüksel Yalçınkaya/Türkiye kararının gerektiği şekilde icra edilmemesinin vahim ve öngörülemez sonuçlar doğurması muhtemeldir.”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi, 6 yıl 3 ay hapis cezası verilen ve Kasım 2022’de tahliye edilen KHK’lı öğretmen Yüksel Yalçınkaya ihlal başvuruyla ilgili kararını açıkladı. Mesajlaşma programı ByLock kullanmanın delil olmadığına hükmeden mahkeme, Yalçınkaya’nın adil yargılanma, özel ve aile hayatına saygı, toplantı yapma ve dernek kurma hakkının ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 7. maddesinde yer alan “Kanunsuz suç ve ceza olmaz” hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
Kayseri’de öğretmenlik yapan Yüksel Yalçınkaya, 672 Nolu KHK ile ihraç edilmiş ve Bylock kullandığı, Bank Asya’ya para yatırdığı, KHK ile kapatılan bir sendika ve derneğe üye olduğu ve hakkında bir tanık ifadesi bulunduğu gerekçesiyle terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Yargıtay tarafından cezası 30 Ekim 2018’de onanan Yalçınkaya, bir yıl sonra Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. AYM, Yalçınkaya’nın bireysel başvurusunu reddederek AİHM’e başvuru yolunu açmıştı.
Yalçınkaya’nın adil yargılanma, toplantı ve dernek kurma özgürlüğü ve özel ve aile hayatına saygı haklarının da içinde olduğu başvurusu, AİHM Büyük Dairesi’ne havale edilmişti. Mahkeme incelemeyi, adil yargılama hakkı, kanunsuz suç ve ceza olmaz, özel ve aile hayatına saygı hakkı, toplantı ve dernek kurma özgürlüğü kapsamında değerlendirip karara bağladı.
Adalet Bakan Yardımcısı Niyazi Acar, bugün açıklanan Yalçınkaya kararı öncesinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başkanı Sofra O’Leary’ı ziyaret etmiş, ziyarette AİHM’in Türk hakimi Saadet Yüksel’in de yer almıştı.
– Bu karar özellikle muhalefet veya toplumun üzerinde uzlaştığı “takipsizlik ve beraat alanlar iade olsun” deyip diğer KHK’lıları suçlu kabul eden ezberi temelinden sarstı.
– Beraat, takipsizlik veya mahkumiyet alıp almaması önemli olmaksızın tüm KHK’lıların iadesinin önü açıldı.
– AİHM Yalçınkaya kararında üzerinde durulması gereken en önemli konu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 7. maddesine göre “suç ve cezaların kanuniliği ilkesi”nin ihlal edilmiş olması. 7. maddeye göre “Hiç kimse, işlendiği zaman ulusal veya uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan bir eylem ve ihmalden dolayı suçlu bulunamaz.” Yani bir insan 2010’da Bank Asya’ya para yatırdıysa, ya da sendikaya üye olduysa ya da Bylock kullandıysa, 15 Temmuz 2016’dan sonra bu nedenle yargılanamaz. Vatandaş kanuna baktığı zaman, neyin suç olduğunu, neyin olmadığını anlaması lazım ki, bir eylem yaparken suç olup olmadığını öngörebilsin.